13.000 kilometre boyunca, Hindistan'a, büyüleyici bir çalışma için yolculuk ettiler. | TED | كانوا قد سافروا مسافة 8000 ميلاً إلى الهند للقيام بدراسة رائعة. |
Hindistan'a o kadar yolu sadece bir düğün için gittiğimize inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدّق أننا قطعنا كل المسافة إلى الهند من أجل زفاف. |
Bu artık senin olabilir, sadece bunu al ve Hindistan'a git. | Open Subtitles | وهذا يمكن أن يكون لك الآن فقط خذه وعُد إلى الهند |
- Aslında isterdim ama patronum beni Hindistan'a gönderdi, unuttun mu? | Open Subtitles | أتمنى لو كنت , لكن رئيسي أرسلني إلى الهند أتذكر ؟ |
Ricky'e söz verdim. 5 yaşına gelince, onu Hindistan'a götüreceğim. | Open Subtitles | لقد وعدت ريكي بأنى سأصحبه إلى الهند عندما يبلغ الخامسة |
Ailem çok sabırlıydı, bir yandan da mistik arayışlarım doğrultusunda Hindistan'a ziyaretler gerçekleştiriyordum. | TED | و كان ولدي جد صبورين نحوي، لكني كنت أقوم برحلات متناوبة إلى الهند في بحث صوفي. |
Hindistan'a, Uzak Doğu'ya gidebilirsiniz. | TED | من الممكن أن تذهب إلى الهند أو الشرق الأقصى. |
Bazen gerçekten doğru veriler için o yerlere gitmeniz gerekiyor, bu yüzden birkaç ay önce Hindistan'a gittik. | TED | عليكم أحياناً الذهاب إلى الأماكن للحصول على البيانات الصحيحة حقًا، لذلك، سافرنا إلى الهند قبل عدة أشهر. |
Hindistan'a gittik ve nükleer programı sorduk demek istiyorum. | TED | أعني، ذهبنا إلى الهند وسألنا عن البرنامج النووي. |
1948'de yakın zamanda suikaste uğrayan Mahatma Gandhi'den barışçıl direniş stratejisi öğrenmek için Hindistan'a gitti. | TED | في عام 1948، سافر إلى الهند لتعلم استراتيجيات المقاومة السلمية من الذي اغتيل مؤخرًا مهاتما غاندي. |
Ve ben Hindistan'a baktım ve dedim ki, Hindistan'a gerçekten etki edebilecek dört çeşit düşünce var. | TED | :ونظرت إلى الهند ، وقلت في الحقيقة هناك أربعة أنواع من الأفكار والتي يمكن أن يكون لها بحق تأثير على الهند |
60 yıl önce demokrasi Hindistan’a geldiginde elit bir kavramdi. | TED | عندما أتت الديمقراطية إلى الهند قبل 60 سنة كانت مفهوما نخبويا |
Eğer Hindistan'a tekrar bakarsak Hindistan'da da aslında başka çeşit bir eşitsizlik var. | TED | و إذا كان لي أن أنظر إلى الهند أيضاً ، هناك نوع آخر من اللامساواة ، حقيقةً ، في الهند. |
Endişeniz yersiz. Onu Hindistan'a geri göndermek gibi bir niyetim yok. | Open Subtitles | مخاوفك لا أساس لها, ليس لدى أى نية فى إرسالها مجدداً إلى الهند |
Hindistan'a gidebilmek için çoook çok apartman temizlemen lazım. | Open Subtitles | يجب عليكى تنظيف الكثير من الشقق للذهاب إلى الهند. |
Peki. 6 ay içinde Tanrı yolunda çalışmak için Hindistan'a gideceğim. | Open Subtitles | حسناً بعد ستة أشهر سأذهب إلى الهند من أجل التبشير |
Başka hiç kimse Hindistan'a gelmeyi düşünmedi bile. | Open Subtitles | لا أحد غيرك كان راغباً في القدوم إلى الهند. |
Biz Hindistan'a nasıl geri döneceğiz Raj,? Hatta Madhu'da bizle gelmeli, değil mi? | Open Subtitles | راج"، كيف يمكننا العودة إلى الهند ؟ " يجب أن تأتي "مادهو" معنا |
Columb'un Hindistan'a yeni bir yol bulmak için bindiği gemi. | Open Subtitles | سلك كولومبس هذا الدرب ليجد طريقا إلى الهند |
Seni Hindistan'a götürmeme kimse mani olamaz. | Open Subtitles | لا أحد سَيَكُونُ قادر علي مَنْعني من أَخْذك إلى الهند |
Örneğin; eczacılık alanında birçok yeni molekül geliştirildi ve büyük çoğunluğu Hindistan'da yapıldı. | TED | على سبيل المثال، في صناعة الدواء، العديد من الجزيئات يتم تطويرها، ولكن القسم الأكبر من هذا العمل يتم إرساله إلى الهند. |