Çoğu İngiltere'ye dilini bildikleri için gitmek istiyorlar, hayatlarına burada yeniden başlamanın daha kolay olacağını düşünüyorlar | TED | معظمهم يرغبون في الوصول إلى بريطانيا لأنهم يعرفون اللغة، ويجدون أنه من السهل بدء حياتهم من هناك. |
Bana baktılar, onları İngiltere'ye götürmem için yalvardılar. | TED | كانا ينظران إليّ، ويتوسلان إليّ أن آخذهما بعيدًا إلى بريطانيا. |
Bir grup mülteci çocuğun Polonya'dan İngiltere'ye 1946'da varışları. | TED | هذه مجموعة من الأطفال اللاجئين الذين وصلوا إلى بريطانيا سنة 1946 من بولندا. |
Yolu onu Britanya'ya, Machester Üniversitesi ve Ernest Rutherford'a götürdü. | Open Subtitles | قادته قدماه إلى بريطانيا إلى جامعة مانشيستر و إرنست رذرفورد |
Beni bulmak için arkadaşlarımla görüşmeye İngiltere'ye gitmişsin. | Open Subtitles | لقد سمعتُ أنك ذهبت إلى بريطانيا لتقابل أصدقائي من أجل أن تعرف أمور عنيّ |
Muhtemelen uzun bir süreliğine İngiltere'ye gideceğim. | Open Subtitles | أنا سَأَذْهبُ إلى بريطانيا من المحتمل في إجازة طويلة |
Sadece İngiltere'ye dönüp, herkesin tozluk taktığını görmek ve Kralın saraylarında yellenmek için burada devrim aşkıyla yanmanın hiç alemi yok. | Open Subtitles | فليس من الجيد قمع الثورة هنا لنرجع إلى بريطانيا فنجد الجميع يرتدون مآزرهم |
Bazen İngiltere'ye gelmekle hata yaptığımı... ve Londra'nın yerine Bradford'a... gitmiş olsaydık daha iyi olacaktı. | Open Subtitles | أحياناً أفكر ما إذا كان مجيئنا إلى بريطانيا خطأً ..ثم أفكر إنه ربما لو إستقرت عائلتي في برادفورد بدلاً من لندن |
İngiltere'ye geri dönmek istedi. Çocuk altüst olmuş. | Open Subtitles | لقد اراد أن يعود إلى بريطانيا و هو مستاء |
Smithsonian Müzesi, İngiltere'ye sürekli sevkiyat yapar. | Open Subtitles | والمتحـــــف ينقل أغراضاً ذهاباً وإياباً إلى بريطانيا غطائكِ في التخفـــي |
Bu da demek oluyor ki, haftada en az 4 kez İngiltere'ye 25'er kilo kokain getirtiliyor. | Open Subtitles | الخمسون كيلو من الكوكاين تأتي إلى بريطانيا بأربعةِ مرات بالإسبوع. |
İngiltere'ye dönmemiz için evraklarda yardımcı olur musun? | Open Subtitles | أيمكنكِ مساعدتنا في الحصول على جوازاتٍ تمكننا من الذهاب إلى بريطانيا ؟ |
Buraya İngiltere'ye geldi, biz de aynı müziği çalıyoruz, ...ancak az da olsa bir değişime uğradı. | Open Subtitles | جاءت إلى هنا إلى بريطانيا و نحن نعزف نفس الموسيقى إلا إنها تتغير بشكلٍ طفيف لِتنسجم مع وضعها الجديد |
Tünellerden kaçtılar. İngiltere'ye geri dönüyorlar. | Open Subtitles | هربوا عبر الأنفاق وهم عائدون إلى بريطانيا |
Düşünüyordum da, elbette İngiltere'ye girmenin daha iyi bir yolu olmalı mı? | Open Subtitles | ولذا فقد كنتُ أفكر أنه توجد طريقة أفضل للدخول إلى بريطانيا |
11 yaşında yakalandı ve terorist olmak ile suçlandı. ve ailesi onu kendi başına İngiltere'ye gönderdi ve orada siyasi sığınma hakkı istedi. | TED | في الحادية عشر، كان يتم استجوابه من قبل القوات العسكرية السيريلانكية، متهما بالإرهاب، و قد أرسله والديه إلى بريطانيا وحده كلاجئ يطلب حق اللجوء السياسي. |
Burası Avrupa kıtasının İngiltere'ye en yakın noktası. Bir sürü göçmen ve mülteci buradaki kampta kalmakta ve umutsuzca İngiltere'ye geçmeye çalışmaktalar. | TED | هي المكان الأقرب من بريطانيا في قارة أوروبا والكثير من المهاجرين واللاجئين يقيمون في هذا المخيم و يحاولون العبور إلى بريطانيا بلا جدوى. |
MÖ 300'de Roma İmp. Arabistan'dan Britanya'ya kadar yayılmıştı. | Open Subtitles | منذ حوالى 300 عام ميلادياً امتددت الإمبراطورية الرومانية من بلاد العرب إلى بريطانيا |
Britanya'ya gitmeliyim ama tekne hatları benim gibi yabancıları sevmez. | Open Subtitles | ولكن علي أن أصل إلى بريطانيا والقوارب العادية لا يحبون المسافرين الغير الشرعيين مثلي |
Brinton'a gittiğinde buralara gelip New New rolünü kesersin. | Open Subtitles | إذا ذهبت إلى بريطانيا فستصبحين أوروبية من دون تلك الأمور المتعلقة بـ (نيو نيو) |
Ah. "Bizimle kal İskoçya, sen Birleşik Krallık'a aitsin". | Open Subtitles | إبقي معنا يا إسكوتلندا - أنتي تنتمين إلى بريطانيا |
İngiliz hükümetiyle İngiltere'deki her göçmene... eşit haklar tanıyana dek savaştayız. | Open Subtitles | جماعة سمك في حرب مع الحكومة البريطانية حتى يعترفوا بحقوق المهاجرين إلى بريطانيا |