Her ne kadar senin yanında gulyabani gibi gözüksem de. | Open Subtitles | على الرغم من أنني تبدو وكأنها عفريت ملعون إلى جانبك. |
Diyelim benden hoşlandığın için ve Los Angeles'a giden arabada hemen yanında oturuyorum. | Open Subtitles | ،قل أن الأمر بخصوصي أنا بعدها سأركب السيارة إلى جانبك عائدين للوس أنجلوس |
Ben de bütün bunlar olurken yanında olacağım. Çünkü gerçek dostlar böyle yapar. | Open Subtitles | وجئت هنا لأقف إلى جانبك بينما يحدث ذلك لأن هذا ما يفعله الأصدقاء. |
Bir oyun olduğunu söylemedim. senin tarafındayım. | Open Subtitles | إننى لم افكر أبداً أنها لعبة إننى أحارب إلى جانبك |
Benden yapmamı istediğin çılgınca şeyler oldu ve hep senin tarafında durdum. | Open Subtitles | وقد طلبت مني القيام بأمور مجنونة ودائماً ما وقفتُ إلى جانبك |
Ben burada değilmişim gibi hakkımda konuşma. Tam yanındayım. | Open Subtitles | لا تتحدث عليّ كأنني لست هنا انا إلى جانبك |
Ben de bütün bunlar olurken yanında olacağım. Çünkü gerçek dostlar böyle yapar. | Open Subtitles | وجئت هنا لأقف إلى جانبك بينما يحدث ذلك لأن هذا ما يفعله الأصدقاء. |
- Rachel onu yanında hissetmek istiyorsun. - Sıradan falan değil. | Open Subtitles | إن أردت أن تشعري به إلى جانبك فهو ليس أمراً سخيفاً |
Kara bir güneş gibi yanında kalmak istemediğimi söylemiştim. | Open Subtitles | ،لقد أخبرتُـك أنا لا أريد البقاء إلى جانبك كـ شمس مشؤومة |
Gerçi amcam hep yanında olduğundan böyle görünüyor olabilir. | Open Subtitles | بالطبع، خالي كان دائماً إلى جانبك فــ بالطبع سيبدو الأمر هكذا |
yanında öyle bir güneş olarak kalmak istemiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أريد أن أبقى إلى جانبك بهذا النوع من الشمس |
Seninle konuşamazdım o yüzden senin yanında oldum. | Open Subtitles | لم أتمكن من مخالفتك فى ذلك ، فمضيت إلى جانبك |
Ama kötülükle karşılaştığında... senin yanında olacağım. | Open Subtitles | و لكن إن تعرضت للأذى مجدداًُ سأكون إلى جانبك |
Ve Koku, arkanda durmak istemiyorum ama yanında gururla savaşabilirim. | Open Subtitles | سيد طحال، لا أريد الوقوف خلفك بل سأقاتل إلى جانبك بكل فخر |
Ama bence sen ateş ettiğinde yanında duruyordu. | Open Subtitles | ولكن أعتقد أنه ربما كان يقف إلى جانبك عند يطلق النار من مسدسه. |
Lanet kıçını! hey hey bana kızmaya kalkma ben senin tarafındayım biliyorsun değilmi | Open Subtitles | لا تتحدث هكذا وتقول أني لم أقف إلى جانبك. |
Ben senin tarafındayım... — Bu doğru değil, siz onun tarafına geçtiniz! | Open Subtitles | أنا إلى جانبك هذا ليس صحيحاً أنت إلى جانبه. |
Sana, bunu öğrenmeden önce aşık olmuştum yani ne olursa olsun hep senin tarafında olacağım. | Open Subtitles | ولكنني وقعت في غرامك قبل أن أعرف ذلك .. لذا، حتى ولو كنت قاتلاً سأكون إلى جانبك دائماً |
Ve her zaman senin yanındayım. Aşağılık pislik! | Open Subtitles | لقد وقفت إلى جانبك وأنت مازلت تكذب علي أيها الحقير |
yanına düşmüştü. İçinde kimlik var mı diye açıp baktım. | Open Subtitles | لقد كانت إلى جانبك والتقطتها لأرى إن كان معك هوية |
Yumuşak, sıcacık! Şansınız varsa yanınızda sevdiğiniz insan yatıyor ya da benim durumumda, eşim, iki çocuğum ve muhtemelen köpek de. | TED | إذا كنت محظوظا، قد يكون إلى جانبك شخص تحبه، أو في حالتي، لديّ زوجي وطفلاي وربما الكلب. |
Ölmeden önce teselli olacaksa Başkan aslında sizin tarafınızdayım. | Open Subtitles | لو أن في الأمر أية مؤاساة سيدي الرئيس أنا إلى جانبك في الحقيقة |
Geri dönüp seninle birlikte savaşmak istiyor. | Open Subtitles | أن ينتهي هذا هو يرغب بالعودة والقتال إلى جانبك |