Edwards, Lyle. Bay Teague'e arabasına kadar eşlik eder misiniz? | Open Subtitles | إدواردز , لايل , هل ترافقان السيد تيغ إلى سيارته |
Tabii, şişman ve yaşlıydı, ve kendi başına yürüyemiyordu, ama bana 1.000 dolar bahşiş verdi ben de arabasına atladım, oksijen... | Open Subtitles | صحيح أنه كان بديناً ، ومسناً ولم يكن يستطيع المشي بمعنى الكلمة لكنه أعطاني بقشيشاً قدرة ألف دولار فقفزتُ إلى سيارته |
Pekala, görünen o ki şüpheliler adamın arabasına ulaştı. | Open Subtitles | حسناً، يبدو أن الرجل المسلح وصل إلى سيارته. |
Hayır. Senaryoları arabasına taşımasına yardım etmiştim. | Open Subtitles | لقد ساعدته على حمل السيناريوهات إلى سيارته من قبل ربما سقطت مني وقتها |
İşini bitirmiş arabasına giden bir bulaşıkçıydı. | Open Subtitles | غاسل أطباق الفندق كان في طريقه إلى سيارته |
arabasına gidiyor ve yan yollara kaydıracak. | Open Subtitles | إنه متوجه إلى سيارته و سوف ينزلق بها جانبياً |
Sonrasında, kadın onu arabasına bıraktı. Etrafta kimse yoktu. | Open Subtitles | و بعد ذلك أوصلته إلى سيارته و لم يكن هناك أحد بالجوار |
Kulübün koruması, saat 9:25'de 50 yaşlarında, beyaz tenli orta boylu bir adamın kızı sırtına alıp arabasına taşıdığını görmüş. | Open Subtitles | حارس قال بأنه حوالي الساعة 9 و25 ، قد رأى شخصا حوالي 50، أبيض، متوسط طويل القامة، عمـليا يدفع فتاة ثملة إلى سيارته. |
Onunla konuşmaya çalıştım ama o arabasına geri döndü ve torpido gözünü açtı. | Open Subtitles | لقد حاولت أن أجعله يهدأ ولكنه دخل إلى سيارته ثم مد يده داخل صندوق السيارة |
arabasına gitmediği sürece, yardım çağıramaz. | Open Subtitles | طالما ليس باستطاعته الوصول إلى سيارته فلن يستطيع طلب المساعدة |
Bu da Jake'e onu arabasına bindirip depoya götürmesi için 14 dakikaya ihtiyacı var bu demek oluyor ki saat 10:35'te oraya varıyorlar. | Open Subtitles | خلال ال14 دقيقة التي تطلب فيها الأمر منه أخذها إلى سيارته و إيصالها إلى المستودع عند ال 10: |
Yanlış anlaşma olduğunu ve ne kadar üzüldüğünü söyle ve arabasına kadar eşlik et. | Open Subtitles | وأخبره بأنّ ذلك كان مجرد سوء تفاهم عبّر له عن مدى أسفك، ورافقه إلى سيارته .. |
Beyler, senatöre eşlik edin, arabasına sorun yaşamadan dönsün. | Open Subtitles | يا سادة تأكدوا من أن السناتور سيعود إلى سيارته بخير |
Etrafı tanıklarla çevrilmiş bir katil arıyoruz, ama belki de bu adam sadece cüzdanını almak için arabasına geri dönüyordur. | Open Subtitles | نحن نرى قاتلاً يبحث عن شهود لكن ربما هذا الرجل عائد إلى سيارته ليحضر المحفظة |
"Ve bu yüzden, sonunda arabasına binip, ...tekrardan dağlara yol alırken onu izlediğinde, ...elinde olmadan bu sabah daha mı farklı hissediyorum diye meraklandı. | Open Subtitles | "وفي النهاية، بينما كانت تراقبه وهو يعود إلى سيارته" "ويقود عائداً إلى الجبل" "لم تستطع إلا أن تتساءل هل ستشعر بشعور مختلف في الصباح؟" |
Leo'nun kızları orada bırakıp arabasına yalnız gittiğine inanıyoruz. | Open Subtitles | نعتقد أن "ليو" قد مشي متتبعاً الأثر إلى سيارته الـ"كورفيت" بمفرده، تاركاً الفتاتين وراءه. |
Görünüşe göre silahlılardan biri arabasına girmeyi başarmış durumda. | Open Subtitles | يبدو أن أحد المسلحين قد وصل إلى سيارته. |
arabasına doğru yürürken de, birşey canına okumuş! | Open Subtitles | ذهب إلى سيارته .. وأعترض طريقه |
Sigara içmeye veya arabasına kestirmeye gitmediğinden emin misin? | Open Subtitles | ...أأنتِ واثقة من عدم خروجه للتدخين أو ذهابه إلى سيارته... لأخذ قسط من الراحة؟ |
Beni arabasına davet etti. Ben de kabul ettim. | Open Subtitles | أراد الذهاب إلى سيارته وذهبتُ أنا أيضاً |