Kardeşim hastalandı. Onu Em City'ye götüreceğim. | Open Subtitles | أخي مَريض و عليَّ أن أُعيدُهُ إلى مدينَة الزُمُرُد |
Eğer hemen Em City'ye götürmezsem, doğrudan salata tabağının içine kusacak. | Open Subtitles | إن لَم آخُذُهُ إلى مدينَة الزُمُرُد الآن، سيَتَقيَء في وِعاءِ السَلَطَة هُناك |
- Yarın Em City'ye geliyormuş. | Open Subtitles | سيَعودُ إلى مدينَة الزُمُرُد غَداً |
Leo, Em City'ye sokulan silahın ceremesini ben çektim, ama geçen gazetede okuduğum kadarıyla Clayton Hughes, senin küçük emanetin içeriye sokmuş. | Open Subtitles | ليو، لقد تِحَمَّلتُ ذَنبَ دخولِ ذلكَ المُسدَس إلى مدينَة الزُمُرُد لكني قَرَأتُ في الصَحيفَة أنهُ كانَ كليتون هيوز رَبيبُكَ الصَغير، هوَ مَن أدخَلَه |
- Ve White Em City'ye gidiyor, değil mi? | Open Subtitles | - و سيَذهَب (وايت) إلى (مدينَة الزُمُرُد)، صح؟ |