Sence, böyle bir şeyle bir vampirin ofisine gelmek, kabalık değil mi? | Open Subtitles | إنه من الوقاحة أن تأتى إلى مكتب مصاص دماء بواحدة من هذه |
Banka kayıtları, Newport Grup'tan Şehir Konsülmanı'nın ofisine büyük para aktarımı yapıldığını gösteriyor. | Open Subtitles | كشوف حسابات عن تحويل مبالغ كبيرة من مجموعة نيوبورت إلى مكتب مجلس المدينة. |
Kernston'un ofisine gidip benim adıma bir görüşme daha ayarlamak için yalvardı. | Open Subtitles | في اليوم القادمة ذهب إلى مكتب كارستن وترجاه بأن يقابلني مرة أخرى |
Güvenlik odasına git bak virüs yazılım falan bulaşmış mı diye. | Open Subtitles | اذهب إلى مكتب الأمن و انظر إن كان هذا برنامج تجسس |
Nöroloğun odasına girdik, oturduk dört doktor içeri girdi ve baş-nörolog oturdu. | TED | دخلنا إلى مكتب طبيب الأمراض العصبية، وجلسنا ودخل أربعة أطباء وجلس الطبيب المسؤول |
Adresvekimlikbilgileriniverdiktensonra , kendisine,ertesisabahdokuzda parti ofisinde olmasını söylemiş. | Open Subtitles | و أمره بأن يأتى إلى مكتب الحزب فى اليوم التالى فى تمام التاسعه صباحاً |
Ama 3 hafta içinde, ofise dönüştürüyorlar, o yüzden şimdi boş. | Open Subtitles | لكن بعد ثلاثة أسابيع سيحوّلونها إلى مكتب لذا هي فارغة الآن |
Eyalet İş Bulma Kurumu'na gidip bir sürü işe yaramazla... sırada beklemek... | Open Subtitles | التفكير في الذهاب إلى مكتب البطالة والوقوف في الصف مع الفاشلين |
Tüm şüpheli dizilimler FBI'ya ve diğer ilgili yasal teşkilatlara bildiriliyor. | TED | كل الطلبات المشبوهة يتم إبلاغها إلى مكتب التحقيقات الفيدرالية وغيرها من وكالات تنفيذ القانون ذات الصلة. |
Sizi uşak ofisine götüreceğim. Malikaneye bağlı bir telefon var. | Open Subtitles | سآخذكم إلى مكتب رئيس الخدم، هناك هاتف مُتصلٌ مباشرة بالقصر. |
Ve tam da övgü alma vakti Harvey'nin ofisine uçtun. | Open Subtitles | و بعدها طرتي بها إلى مكتب هارفي فقد لأخذ الإمتنان |
Hakkındaki kokain taşıma suçlaması bu sabah savcılık ofisine ulaştı. | Open Subtitles | تهمك بحيازة ممنوعات أتت إلى مكتب الإدعاء العام هذا الصباح |
Ayrıca isminizi Savaş ofisine de gönderdim, ...orada arkadaşlarım var. | Open Subtitles | كما أنني أرسلت اسمك إلى مكتب الحرب لدي أصدقاء هناك |
Bu bahçeyi tasarlarken New York Restorastasyon proje ofisine gittim ve aşağıda tanıdık bir isimle karşılaştım. | TED | وفي الطريق لتصميم هذه الحديقة، ذهبتُ إلى مكتب مشروع ترميم نيويورك، ولاحظت اسمًا مألوفًا على باب الطابق السفلي. |
İş arkadaşım Chris Hansen'in ofisine gittim. | TED | لذلك تجولت عبر الممر إلى مكتب زميلي كريس هانسن. |
Geldiğinde, amir odasına gelebilir misin lütfen? | Open Subtitles | عندما تفعل,هلا حضرتي إلى مكتب المدير، رجاءً؟ |
Bayan Davenheim, Lowen'ı kocasının çalışma odasına götürmüş ve adam orada beklemiş. | Open Subtitles | السيدة "دايفينهايم" أخذت السيد "لوان" إلى مكتب زوجها هناك حيث قام بالإنتظار |
Dikkat, çağıracağım mahkumlar müdürün odasına gideceklerdir, | Open Subtitles | انتباه على السُجناء التالين الحضور إلى مكتب آمِر السِجن |
Saat onda Dr. Habib'in ofisinde olmasını sağla. | Open Subtitles | تأكّد من ذهابه إلى مكتب الدكتور حبيب في تمام العاشرة غداً |
Onlar eve gidiyorlar ama çocuklar evden alınmadan önce sosyal görevliler ofise dönmeli ve bulduklarını ortaya koymalılar. | TED | يذهبون إلى ذلك المنزل، لكن قبل أخذ الأطفال من عائلاتهم، يجب على الموظفين أن يعودوا إلى مكتب الرعاية ويعرضوا ما وجدوه. |
Cylonlar belgeyi Başkanlık Bürosu'na getirdiler. | Open Subtitles | لقد أحضر السيلونز الوثيقة إلى مكتب الرئاسة |
FBI'ya konuştu ve gözden düştü... ve şimdi çocukları vuracaklar. | Open Subtitles | كشف معلومات إلى مكتب التحقيقات وهو يسرق المال والان الولدان مستهدفان بالقتل |
Oraya buraya gidip seni sordum. Sonra da adres bürosuna gittim. | Open Subtitles | وأزعجت الناس جميها لأهتدي إليك ثم ذهبت رأسا إلى مكتب العناوين |
Kenny dün gece beni belediye binasına götürdü, ve akşam yemeğini | Open Subtitles | كيني اخذني إلى مكتب البلدية ليلة أمس وتعشينا هناك |