Ve burada bakmanızı istediğim şey, sağ üst köşedeki teleskop. | TED | وما أريد منكم أن تننظروا إليه هنا هو تلسكوب في الجانب الأيمن. |
burada gördüğümüz bir fareye ait beyin resmi ve bu farenin beynine küçük bir tümör yerleştirdik. | TED | الذي تنظرون إليه هنا هو صورة لدماغ فأر، و قد قمنا بزرع في دماغ هذا الفأر، ورماً صغيرا. |
burada dikey eksende gördüğünüz şey bu. | TED | وهذا ما تنظرون إليه هنا على المحور الرأسي. |
Onlara burada sahip olabilecekleri en büyük kaleyi kazandırmak üzereyim ve karşılığını senin ruhunu senden alarak ödediler. | Open Subtitles | وعلى وشك وضع أقدامهم فى أعلى مكان وصلوا إليه هنا وها هم يردون لى الجميل بسلب روحك منك |
burada ihtiyacımız olan biraz nezaket ve işbirliği. | Open Subtitles | مانحتاج إليه هنا هو القليل من المجاملة و التعاون |
Şimdi, burada ilginç olan üç sistem görürsün: | Open Subtitles | الآن ما يثير الإهتمام هو أنك تنظر إليه هنا هو ثلاث خيوط: |
Yani, ihtiyacımız olan her şey var burada. | Open Subtitles | أعني أنه لدينا كل ما نحتاج إليه هنا كل هذه الأشياء |
burada nereye gidersen git, her yer aynı şekilde çorak zaten. | Open Subtitles | أي مكان ستذهب إليه هنا سيكون قاحل على أي حال |
burada baktığımız şeyde gördüğümüz, bir çok insanın en iyisi olduğuna inandığı şeyi yaptığı. | Open Subtitles | ما ننظر إليه هنا نحن نرى بأن العديد من الناس يفعلون ما يعتقدون بأنّه اﻷفضل. |
Pekâlâ, bana burada tam olarak neye baktığımı söyle. | Open Subtitles | حسناً ، أخبرني أنت بالضبط عما أنظر إليه هنا |
Hem ihtiyacım olan her şey de burada. | Open Subtitles | بالإضافة إلى,أنا لدي كل شيئ أحتاج إليه, هنا |
Belediye meclisi üyesi Bartlett, ne vardı gerçekten kadar, aşağı burada beş Görülecek? | Open Subtitles | عضو مجلس محلي بارتليت , ما الذي كنت حقا تخطط إليه , هنا في فايف بوينتس ؟ |
burada tam olarak ne halt ettiğinizi bilmiyorum ama Delano vatandaşları devrimcileri pek fazla umursamaz. | Open Subtitles | لا أعرف بالضبط ما الذي تحاول الوصول إليه هنا ,ولكن مواطني ديلانو لا يبالون للمخربون |
Bu burada keşfettiğim tek şey değil. | Open Subtitles | ليس هذا هو الشيء الوحيد الذي توصلت إليه هنا بالاسفل |
Kaçıranların onu burada bulamayacağını düşündüğünü sanıyorum. | Open Subtitles | ظننت فقط أن ذلك كان بسبب أنه شعر وكأن الخاطفين لن يستطيعون الوصول إليه هنا |
Ve burada gördüğümüz şey projenin sonu olabilir. | Open Subtitles | والذي ننظر إليه هنا هو الهلاك المفاجئ للمشروع |
Bir tek benimle konuşuyordu burada. | Open Subtitles | أعني، أنّي حقاً الشّخص الوحيد الذي تحدّثت إليه هنا |
Dürüst olmak gerekirse onun burada olmasına gerek bile yok bence... | Open Subtitles | بالرغم من ذلك، لأكون صريحًا لا أظنني بحاجة إليه هنا.. |
Dürüst olmak gerekirse onun burada olmasına gerek bile yok bence... | Open Subtitles | بالرغم من ذلك، لأكون صريحًا لا أظنني بحاجة إليه هنا.. |
Tamam, ben yatırırım. burada paraya ihtiyacın olacak. | Open Subtitles | حسنًا، سأحوّل بعض المال فأنت بحاجة إليه هنا |