Yerde yatarken bile eğilip yumruklamaya devam etti öyle mi? | Open Subtitles | حتى وبينما هو ملقى على الأرض، أمتأكد بأنه إنحنى ليستمر في لْكم الرجل |
Goetz yaralı kurbanlarından birinin üzerine eğilip şöyle dedi. | Open Subtitles | جيتز إنحنى فوق أحد ضحاياه و قال |
eğilip yumrukladığını söyledin değil mi? | Open Subtitles | لقد قلت بأنه إنحنى للكمه |
- Dr. Johansson inceleme yapmak için eğildi ve yaratık aniden onun gözlerini ışınlarıyla oydu. | Open Subtitles | الدّكتور جونسين إنحنى لفَحْص ذلك المخلوقِ... وفجأة هذه الأشعةِ خَرجتْ مِنْ عيونِها! |
Bana doğru eğildi ve yüzüme bir tokat attı. | Open Subtitles | و لقد إنحنى و صفعنى على وجهى |
"Boyun eğ, teslim ol, diz çök", bunlar bir işe yaramaz. | Open Subtitles | "إنحنى, تنازل, إركع" ذلك النوع من الهراء إنتهى من البلد |
Richard Laken'in ifadesine göre saldırganlardan biri Marcus Washington'un yanına diz çöküp onla ilgilenmiş. | Open Subtitles | أقوال " ريتشارد ليكان " قالت أن أحد المعتدين إنحنى تجاه " ماركوس واشنطون " وساعده |
eğilip bana "Hey!" dedi. | Open Subtitles | ! إنحنى وقال . مرحى |
Kurşun gelmeden önce eğildi. | Open Subtitles | لقد إنحنى قبل أن يتم إطلاقها |
Yabancı eğildi ve... ...rahibin kulağına fısıldadı. | Open Subtitles | الغريب إنحنى وهمس في أذنه |
Yüzbaşı muhtemelen eğildi, belki de mermi gelirken yere yattı. | Open Subtitles | {\pos(192,210)} على الأغلب أن النقيب إنحنى إلى الأمام... ربّما إنخفض ليحتمي عندما سقطت القذيفة. |
"Boyun eğ, teslim ol, diz çök", bunlar bir işe yaramaz. | Open Subtitles | "إنحنى, تنازل, إركع" |
Başını geriye eğ. | Open Subtitles | إنحنى للخلف |