Zamanında geldiğim için çok şanslısın. | Open Subtitles | إنك محظوظ لقدومي بالوقت المناسب |
çok şanslısın ki akşam yemeği planlarım var. | Open Subtitles | إنك محظوظ , لان لدي خطط للعشاء |
Tersine, o tam sana göre. çok şanslısın. | Open Subtitles | إنها مناسبة لك , إنك محظوظ |
Şanslısın başına ciddi bir dert açmadan bu problemleri bulduk. | Open Subtitles | إنك محظوظ .. أنه تم اكتشاف هذا قبل أن يتسبب لك بالمزيد من المشاكل |
Burada ailemle olduğum için Şanslısın, Hop, yoksa seninle şahsen ilgilenirdim. | Open Subtitles | إنك محظوظ أنني هنا مع عائلتي يا هوب, وإلا لتعاملت معك بنفسي. |
Aslında, Şanslı olabilirsin. Bir süre önce bir Himalayan getirdiler. | Open Subtitles | إنك محظوظ ،لقد أحضروا قط من فصيلة الهيمالايا منذ قليل |
Salıncağın olduğu için çok şanslısın. | Open Subtitles | إنك محظوظ بهذه الأرجوحة |
çok şanslısın. | Open Subtitles | إنك محظوظ جداً, |
Tom, çok şanslısın. | Open Subtitles | "توم " إنك محظوظ جداً |
çok şanslısın. | Open Subtitles | إنك محظوظ |
Hayatta kalanları tekrar aramaya çıktığım için Şanslısın. | Open Subtitles | إنك محظوظ لأنني قررت إلقاء نظرة أخرى على الأحياء |
Alan, Şanslısın ki seni seviyorum çünkü tüm sinirlerimi oynatıyorsun. | Open Subtitles | إنك محظوظ لأنني أحبك فما تفعله يغضبني بشدة |
Şanslısın. Sadece bir kaç ezik, hepsi bu. | Open Subtitles | إنك محظوظ بضعة كدمات وهي كل شيء |
Şanslısın, karım evde yok. | Open Subtitles | إنك محظوظ لأن زوجتي ليست في المنزل و إلا لرمتك خارجاً لقول هذا... |
Doktorlar kanamayı durdurmuş. Şanslı olduğunu söylediler. | Open Subtitles | الأطباء أوقفوا النزيف، يقولون إنك محظوظ. |
Doktorlar kanamayı durdurmuş. Şanslı olduğunu söylediler. | Open Subtitles | الأطباء أوقفوا النزيف، يقولون إنك محظوظ. |
Hayatta olduğun için Şanslısın. | Open Subtitles | . إنك محظوظ لأنك على قيد الحياة |