Sen de öyle yapacaksın. Uzun zamandır karşılaştığımız en güçlü medyum. | Open Subtitles | إنها أقوى وسيطة روحيةُ قالتنا قط و بفارق كبير عما يقاربها |
Bunlar birbirimize söyleyebileceğimiz neredeyse en güçlü sözcükler ve StoryCorps kabininde sıklıkla olan da bu. | TED | إنها أقوى الكلمات التي نود قولها لبعضنا، وعادة هذا ما يحدث في كبينة لستوريكوربس. |
Bu bir etken, gezegenimizde serbest bırakılmış en güçlü etken. Ve böyle bir büyüklükte de, sanıyorum ki, bizim kim olduğumuzu söyleyen güç haline geldi. | TED | لذلك، إنها أقوى قوة تم إطلاقها في هذا الكوكب. لدرجة أعتقد عندها أنها تحدد من نكون. |
Lt tek açıklama. Lt sahip en güçlü bir l var. | Open Subtitles | إنه التفسير الوحيد إنها أقوى شيء إمتلكته |
Laboratuvarda güzel bir gün. Japon yapıştırıcısından daha güçlü. | TED | فهو يوم جيد في المختبر، إنها أقوى من الغراء الفائق. |
Bizden daha güçlü. Daha fazla mürit bulacak ve yeniden doğacak. | Open Subtitles | إنها أقوى منا ولديها أتباع أكثر وستبعث لحمًا ودمًا. |
Varlığımızın her zerresiyle hayata sıkı sıkı tutunmak, en güçlü dürtümüz. | Open Subtitles | إنها أقوى نبضة لنا التشبث بالحياة, بكل ما نستطيع |
Şimdiye dek gördüğüm en güçlü fırtına. Ve şimdiye dek üç fırtına gördüm. | Open Subtitles | إنها أقوى عاصفة رأيتها، وأنا رأيت ثلاث عواصف |
Dünyanın en güçlü ve en tehlikeli komünist gerilla örgütü. | Open Subtitles | إنها أقوى وأخطر عصابات شيوعية على هذا الكوكب |
Doğada bulunan en güçlü madde. | Open Subtitles | إنها أقوى المواد غير العضوية التي عثر عليها في الطبيعة |
Makine Öğrenimi, yapay zekanın en güçlü dalıdır. | TED | إنها أقوى فروع الذكاء الاصطناعي |
- Dünya üzerindeki en güçlü şeydir. | Open Subtitles | إنها أقوى شيئاً في هذا العالم أجمع |
Orijinalinden daha güçlü ama yarısı ağırlığında ve bu yıl Airbus A320 ile uçuyor olacak. | TED | إنها أقوى من الحقيقية و تزن نصف الوزن الحقيقي، وستطير في إيرباص A320 لاحقًا هذا العام. |
Şimdiye kadar karşılaştığın bütün avcılardan daha güçlü. | Open Subtitles | إنها أقوى من أي مبيّدة أنت قد واجهتها |