ama orada, aşağıda, güneş yok, fotosentez yok. Orada her şeyi götüren kemosentetik bir ortam, ve o kadar gelip geçici ki. | TED | لكن في تلك المنطقة، لا توجد شمس، و لا يوجد تمثيل ضوئي. إنها بيئة تخليق كيميائي موجودة هناك، وكلها سريعة الزوال. |
Eğer dini bütün insanlar olsaydık... ahlakımızı sınamak için uygun bir ortam olurdu. | Open Subtitles | إنها بيئة ملائمة لاختبار مدى تمسكنا الأخلاقي لو كنا جميعاً من تنظيم ديني ما |
Bu yapay bir ortam ve çok fazla... | Open Subtitles | إنها بيئة متكلفة، مايتطلب قدرًا هائلا... |
Lava kertenkelelerinin renk değiştirme özellikleri bağlı bulundukları çevreye özgü değildir çünkü asıl bulundukları yer Şili'deki Atakama Çölü'dür. | Open Subtitles | سحلية " لافا " متغيرة اللون ذات قدرات ليست مميزة على معداتها إنها بيئة صحراء " أتاكاما " في " تشيلي " |
Lava kertenkelelerinin renk değiştirme özellikleri bağlı bulundukları çevreye özgü değildir çünkü asıl bulundukları yer Şili'deki Atakama Çölü'dür. | Open Subtitles | قدرات سحلية " لافا " على تغيير بشرتها ليست مميزة في بيئتها إنها بيئة تكون |
Ve farkedeceğiniz şeylerden birisi alışık olmadık bir çevre olduğu. | TED | وأحد الأشياء التي تدركها هو إنها بيئة غير اعتيادية. |
Kaldırım da yok, zeminde alışveriş yapılacak yer de. Çok verimsiz bir çevre. | TED | وبالطبع لا يوجد ممشى جانبي، ولا محلات في الطابق الأرضي إنها بيئة عقيمة جداً. |
Aşağısı kapalı bir ortam. | Open Subtitles | إنها بيئة مغلقة بالأسفل. |
Güvenli, denetimi yapılmış bir ortam. | Open Subtitles | إنها بيئة آمنة تحت السيطرة |