Karşılaşmamız garip Bir tesadüf, sonuçta Penrose Bursu için rakibiz. | Open Subtitles | إنها صدفة غريبة أن نلتقي، منذ كنا في المنافسة، لأخوية بينروز. |
Onun orda, aynı yerde olması büyük Bir tesadüf. | Open Subtitles | إنها صدفة كبيرة أن يكون هناك بنفس المكان |
Tesadüf diyorum, talihsiz Bir tesadüf. Geçelim bunu. | Open Subtitles | إنها صدفة , وصدفة سيئة تابع طريقك |
Tamam belki ben resepsiyonda çalışmıyor olabilirim ama... | Open Subtitles | إنها صدفة أنني أعمل عليه أجل لكن الاستقبال هو قسم لموظف واحد |
Tamam belki ben resepsiyonda çalışmıyor olabilirim ama... | Open Subtitles | إنها صدفة أنني أعمل عليه |
Belki sadece benziyordur. Tesadüftür belki. | Open Subtitles | لعله يشبهه وحسب، إنها صدفة |
- Biliyor musun, bu çok büyük Bir tesadüf | Open Subtitles | إنها صدفة عابرة |
Bir tesadüf daha. Ben de öyle yaptim. | Open Subtitles | إنها صدفة أخرى وأنا أيضًا |
Ne ilginç Bir tesadüf. | Open Subtitles | إنها صدفة مضحكة. |
Olay gazetelere çıktı. - Tuhaf Bir tesadüf. | Open Subtitles | إنها صدفة عجيبة |
Ah, bu çok tuhaf Bir tesadüf. | Open Subtitles | إنها صدفة غريبة. |
Bir tesadüf daha. Ben de öyle yaptım. | Open Subtitles | إنها صدفة أخرى وأنا أيضًا |
Sadece Bir tesadüf. Ama siz davetin sizin tarafından... | Open Subtitles | إنها صدفة - لكنك قبلت نتيجة الدعوة - |
Ellerinde uzaylı silahları olan suçluların ortaya çıkmasıyla Cadmus'un aynı anda yeni video hazırlaması nasıl Bir tesadüf? | Open Subtitles | 230)}إنها صدفة نوعًا ما بأن "كادموس" تصدر فيديو جديد بوقت حصول المجرمين على أسلحة فضائية |
Don, bunun şimdi olması sadece Bir tesadüf. | Open Subtitles | (دون) إنها صدفة بسيطة قد حصلت الآن |