Demek istediğin muharebe değil ama savaş mı? | Open Subtitles | إذاً تقول، إنها ليسَت المعركَة، بل الحرب؟ |
Eğer ilgileniyorsanız haber verin, ama unutmayın bu bir iki haftalık bir oyun değil. | Open Subtitles | لو كُنتُم مُهتمين أعلِموني، لكن تذكّروا إنها ليسَت مُجرَّد ثلاثَة أسابيع من اللَعِب |
Kimse kimsenin tarafında değil. Bu da bir dövüş değil. | Open Subtitles | لا أحَد يَأخُذ جانِبَ أحَد، إنها ليسَت مَعرَكَة |
Annesinin ne yapmaya çalıştığından emin değil. Hoş annesi de bilmiyor. | Open Subtitles | .إنها ليسَت مُتأكدة ما الذي تُخطط له أمها .وأمها ليسَت مُتأكدة من ذلك أيضًا |
Frankie değil. Frankie değil. | Open Subtitles | إنها ليسَت فرانكي، إنها ليسَت فرانكي |
O, İsa değil. Aziz Jude. | Open Subtitles | إنها ليسَت للمسيح إنها للقديس جود |
Bir bakarım. Sorun değil. | Open Subtitles | سوفَ ألقى نظرة , إنها ليسَت بِمُشكلة |
Bu çok kötü. Bu antlaşma değil. | Open Subtitles | هذا سئ جداً، إنها ليسَت المُعاهَدة. |
Kız sıradan kuryelerden değil, bu kesin. | Open Subtitles | إنها ليسَت سِلعة، وهذا أمَر مُؤكد. |
Diğerleriyle birlikte değil. | Open Subtitles | إنها ليسَت مَعَ البقية |
o benim değil adamım. | Open Subtitles | أنت، (ميرفي)، إنها ليسَت.. إنها ليسَت لي يا رجُل |
Evet, noktalama işareti değil. | Open Subtitles | نعم، إنها ليسَت علامة تنقيط. |
- Benim tipim değil. | Open Subtitles | - إنها ليسَت مِن نَوعي المُفَضَّل |
Seni korumak için burada değil ahbap. | Open Subtitles | إنها ليسَت هنا لتحميك يا صاح |
Onlar rüya değil, Tess. | Open Subtitles | إنها ليسَت أحلام يا تِيس |
Linden, senin suçun değil bu. | Open Subtitles | اسمعي ، "ليندن" إنها ليسَت غلطتَكـي |
Burada değil. | Open Subtitles | إنها ليسَت هُنا. |
Yani durumu o kadar da vahim değil. | Open Subtitles | إنها ليسَت مُصابة بالكآبَة. |
Bu, zirvede bir romantizm değil. | Open Subtitles | إنها ليسَت ذروة الرومانسيّة. |
O benim hatun falan değil. | Open Subtitles | إنها ليسَت عشيقتي. |