Bunun kalp ekzersizi olmadığını söylüyorlar, gerçi tatlı kızlar gibi ateşli hatunlarla yoga yapmak senin kanını hareketlendirmez, sen zaten ölüsün. | Open Subtitles | إنهم يقولون أنها ليست رياضة ولكن إن بقيت مع أولئك الحسناوات في اليوغا ولم تنضخ الدماء في عروقك فانت ميت أصلاً |
Bebekle nasıl ilgilenilmesi gerektiğini biliyorlar. Benim bilmediğimi söylüyorlar. | Open Subtitles | إنهم جميعاً يعرفون ماذا يفعلون مع الطفل و إنهم يقولون أنه ليس بإمكانى |
Evet, "sırlar kuşaklar boyu geçmeli" derler. | Open Subtitles | حسنا؛ إنهم يقولون إن الأسرار يجب أنت تنتقل |
Fakat oraya gidip insanlarla görüştüğümüzde ve hatta iç dökümanlara baktığımızda, şimdi diyorlar ki sadece beş adet yapacaklar. | TED | وعندما وصلنا هناك وأجرينا مقابلات مع الناس ونظرنا في الوثائق الداخلية، إنهم يقولون الآن أنهم سيقومون ببناء 5 تقريبًا. |
- Her şeyin normal olduğunu söylediler. - Diğer her şeyin normal. | Open Subtitles | إنهم يقولون أن كل شئ طبيعى فى كل شئ آخر ، نعم |
Dinin, insanların birbirlerinden nefret etmeleri için yeterli ama birbirlerini sevmeleri için yetersiz olduğunu söylerler. | Open Subtitles | إنهم يقولون أنه يوجد كفايه من الدين يجعل الرجال يكرهون بعضهم.. لكن ليس الحب |
Çocukların kendilerini çok çabuk toparladığı söylenir. | Open Subtitles | حسناً,إنهم يقولون ان الاطفال سريعون بالتكيف. |
1 mi? Ama orası en iyi koğuştur. En iyi yemeklerin orada olduğunu söylüyorlar. | Open Subtitles | و لكنه أفضل عنبر و إنهم يقولون أن الطعام جيد جداً هناك |
Milyonlarca insanı öldürdüğümüzü söylüyorlar. | Open Subtitles | إنهم يقولون أننا قتلنا الملايين من الناس |
Onu senin öldürdüğünü söylüyorlar. Önemli olan bu. Adını nereden biliyorlar? | Open Subtitles | إنهم يقولون أنك قتلتها.ذلك هو كل ما يهم.كيف عرفوا إسمك؟ |
Hollanda'ya binlerce tabur indiğini söylüyorlar. | Open Subtitles | إنهم يقولون أن آلاف الجنود يهبطون على هولندا |
Sarhoşlar da bu durumun hep yaşandığını söylüyorlar. | Open Subtitles | إنهم يقولون أن هذا يحدث مع السكارى، ولهذا |
Tam bir seçenek yokken en iyi şey hiçbir şey yapmamaktır derler. | Open Subtitles | إنهم يقولون : عندما لا يكون هناك خيارٌ واضح فان الشئ الأفضل لتفعله هو اللاشئ |
derler ki, iyi bir seçenek olmadığında, yapılacak en iyi şey hiçbir şey yapmamaktır. | Open Subtitles | إنهم يقولون : عندما لا يكون هناك خيارٌ واضح فان الشئ الأفضل لتفعله هو اللاشئ |
Bilirsin, hani derler ya, ebeveynler çocukların dişlerini bilemek için kullandıkları kemiklerdir. | Open Subtitles | إنهم يقولون بأن الآباء هم العظام التي يسن عليها الأطفال أسنانهم |
Doğrudur, bazıları kondom kullanmak istemiyor çünkü. Hissetmeyi bozuyor diyorlar. | Open Subtitles | بعضهم لم يكن يرتدي الواقيات، إنهم يقولون إنه يفسد الاستمتاع |
Babasının olmaması, onun en büyük avantajı diyorlar. | Open Subtitles | إنهم يقولون أن إحدى نقاط قوتها هى أنها ليس لديها والد |
diyorlar ki, tek yapmamız gereken tam besinli bitkisel beslenmeye geçmek. | Open Subtitles | العديد من أسوأ أمراضنا. إنهم يقولون أن كل مانحتاج لأن نقوم به هو أن نتبنّى غذاءً كاملاً، نمط غذائي نباتي المصدر. |
Onlar çok şeyin değiştiğini söylediler... | Open Subtitles | إنهم يقولون لى أن الكثير من الأشياء قد تغير |
Onu, eğer istedikleri bir şeyi yaparsam görmeme izin vereceklerini söylediler. | Open Subtitles | ....... إنهم يقولون أنهم سيدعوني أراه إذا إذا فعلت شيء ما |
Yağışlı iklimin cilde yararlı olduğunu söylerler. | Open Subtitles | إنهم يقولون أن الطقس الممطر مفيد للبشرة. |
Dağ aşiretlerine mensup kişilerin çok iyi savaşçılar oldukları söylenir. | Open Subtitles | إنهم يقولون أن قبائل التلال مُحاربين جيدين. |
dediler ki, bunu getirirsen Altın Kazma'yi alırsın | Open Subtitles | إنهم يقولون انك من فعلت هذا, سوف تحصل على المعول الذهبي |
Yeni bitti. Bir şey soracağım. Sandviçin üstünde "kahraman" yazıyor. | Open Subtitles | دعني أسألك عن هذه الساندوتش إنهم يقولون أنه تدعى البطل |
Dediklerine göre, dürüst insanlar gece vakti bu nehirde yolculuk yapmazmış. | Open Subtitles | إنهم يقولون بأنّ ليس على الرجل العـاقل أن يمرّ بهذا النهر في الليل |