Bu kilisemde gönüllü gençlik danışmanlığı yaparak öğrendiğim az bir şey. | Open Subtitles | إنه شيء صغير تعلمته من خلال التطوع كمستشار للشباب في الكنيسة |
Küçük bir şey, ama büyük bir probleme dönüşebilir. | Open Subtitles | إنه شيء صغير ، لكنه قد يشكل مشكلة كبيرة .. |
Akşam yemeği için ne yapacağını düşünürken atıştırmalık bir şey. | Open Subtitles | إنه شيء صغير يصبر جوعك بينما تفكرين فيما ستأكلينه على العشاء. |
Güneş denilen küçük bir şey. | TED | حسنًا، إنه شيء صغير يسمى الشمس. |
Filmde kullanılan ve her süper kahramanın ihtiyacı olan ufak bir şey. | Open Subtitles | إنه شيء صغير من الفيلم كل بطل واحداً |
Saçma sapan bir şey. Ufak bir şey. Aç hadi. | Open Subtitles | إنه شيء سخيف، إنه شيء صغير, تفضل |
Küçük bir şey yani, nispeten masum bile denebilir. | Open Subtitles | إنه شيء صغير. إنه طاهر لحداً ما. |
Anahtarlığına taktığın küçük bir şey... içinde küçük bir çip var, ve bir şekilde nerde olduğunu bulabiliyorlar. | Open Subtitles | إنه شيء صغير يوضع في ميدالية مفاتيحكِ... وبه حاسوبٌ صغير بداخله، ويومض به ضوءٌ ضعيف وبعدها تنبعث للعالم كله, وبطريقةٍ ما يمكنهم معرفة مكانكِ, وبالإضافة للدعاية |
- Önemli değil, küçük bir şey. | Open Subtitles | أنا مصدوم - إنه شيء صغير - |
Dan Nate'e karşı gibi bir şey söyleyebiliriz. | Open Subtitles | (إنه شيء صغير يسمى (دان) مقابل (نيت |
Küçük bir şey. | Open Subtitles | إنه شيء صغير |