Gerçek şu ki, o bir FBI ajanı. | Open Subtitles | في الحقيقة, إنه عميل في التحقيقات الفدرالية طوال الوقت |
O bir çocuk değil. NCIS özel ajanı. | Open Subtitles | ليس فتى إنه عميل خاص لمركز التحقيقات البحري |
Alman ajanı ama İngiltere'de MI-6'da eğitim görmüş. | Open Subtitles | إنه عميل ألماني .ولكنه تدرب في إنجلترا بالمكتب السادس البريطاني |
Kes şunu! O sahtekar bir ajan! O diğer taraf için çalışıyor! | Open Subtitles | توقّفوا إنه عميل محتال يعمل للجانب الآخر |
O federal ajan. Yalan söyleyemem. | Open Subtitles | . إنه عميل فيدرالي ، لا يمكنني أن أكذب عليه |
Pease A.Ş. Kadın kıyafetleri üreten büyük bir müşteri. | Open Subtitles | بيز , inc . الملابس النسائية , إنه عميل كبير . |
Yeni bir müşteri; | Open Subtitles | إنه عميل جديد . أندرو ماكينون . |
Bağımlı birinin CIA ajanı olduğundan kimse şüphelenmez. | Open Subtitles | لا أحد سيشُك في مدمن إنه عميل استخبارات. |
O Adalet Bakanlığından değil. DEA ajanı. | Open Subtitles | إنه ليس من وزارة العدل إنه عميل في وكالة مكافحة المخدرات |
Ya da babamla konuşabilirim. Kendisi FBI ajanı. | Open Subtitles | أو يمكنني التحدث مع أبي، إنه عميل فيدرالي. |
Kendisi Nazi ajanı, imparatorluğun düşmanlarını öldürüyor. | Open Subtitles | إنه عميل النازيين، ويطارد أعداء الرايخ |
İşleri daha da esrarengiz tutmaya çalışan bir FBI ajanı. | Open Subtitles | هذا "رولاند هلافن"، إنه عميل في الإف بي آي الذي يجعل الأمور مثيرة للاهتمام |
- FBI ajanı. | Open Subtitles | إنه عميل في مكتب التحقيقات الفيدرالي. |
Doktor gözetiminde olması gereken bir federal ajan. | Open Subtitles | إنه عميل فيدرالي بحاجة لعناية طبية. |
Biliyorum ama bu çifte ajan olduğu anlamına gelmez. | Open Subtitles | سمعتكِ، لكن ذلك لا يعني إنه عميل مزدوج. |
Federal bir ajan o. Dün gece öldürüldü. | Open Subtitles | إنه عميل فدارلي قتل الليله الماضيه |
Herif kahrolası federal bir ajan! | Open Subtitles | إنه عميل فيدرالي لعين |
Bizim için potansiyel büyük bir müşteri ve bilirsin işte, Marty işi bitiren kişi. | Open Subtitles | حسنا، إنه عميل كبير محتمل بالنسبة لنا، وتعلمين، (مارتي) مغلق صفقات. |
Hayır, sorun değil, o bir müşteri. | Open Subtitles | لا ، لا بأس إنه عميل |
O daha çok kazanan bir müşteri. | Open Subtitles | إنه عميل صاحب ربح كبير |