Aslında, O bir patent tezgahtarıydı yani yaptığı tek şey evraklarla uğraşmaktı. | Open Subtitles | في الواقع ، إنه كان يعمل في تسجيل براءات الإختراع لذا كل ما كان يفعله هو ملئ التقارير |
O bir kahramandı. Duyduğuma göre ona çok benziyormuşsun. | Open Subtitles | إنه كان بطلاً، ومثلما سمعت، إنّك تشبهه كثيراً. |
O bir deniz biyoloğuydu. En azından, eğitimini alıyordu. | Open Subtitles | إنه كان بيولوجى بحرى - أو على الأقل متدرب |
Bir süre önce burayı ziyaret ettiğini ve ortalığın karışık olduğunu söyledi. | Open Subtitles | قال إنه كان هنا منذ فترة ووجد المكان في حالة فوضى |
Onlara Miami'nin "Martini Kıralı" olduğunu söyledi. Ne gerzek ama! | Open Subtitles | يُقول إنه كان "ملك مارتنيز في ميامي" ياله من أبله! |
O bir karabasan'ı öldürmek için yollayacağın adamdı. | Open Subtitles | بل إنه كان الشخص الذي أرسلته لقتل "المفزع" اللعين. |
O bir kaza değildi. O Krueger'dı. | Open Subtitles | إنه ليس حادثا إنه كان كروغار |
Bak, O bir kazaydı. Dan'inki gibi. | Open Subtitles | انظري إنه كان حادثا مثل دان |
O, bir Ölüm Yiyen'di. | Open Subtitles | إنه كان من آكلى الموت |
O bir kahramandı, hepiniz gibi. | Open Subtitles | إنه كان بطل، كما أنتم جميعا |
O bir Gilbert'ti, muhtemelen ikisinden de biraz vardır. | Open Subtitles | حسناً ، إنه كان من آل (غيلبرت) ربما شابه القليل من كليهما. |
O bir dedektif. Görev dışındaymış. Buradan geçiyormuş. | Open Subtitles | إنه كان يقود بالجوار وحسب. |
O bir komünistti! | Open Subtitles | ! إنه كان شيوعى |
O bir fotoğrafçıdır, daha doğrusu fotoğrafçıydı. | Open Subtitles | إنه... كان يعمل مصور |
O bir sınavdı. | Open Subtitles | إنه كان إختبار |
Onlara Miami'nin "Martini Kıralı" olduğunu söyledi. Ne gerzek ama! | Open Subtitles | يُقول إنه كان "ملك مارتنيز في ميامي" ياله من أبله! |
Otobüs şöförüyle konuştum. Onun hasta ve cevap veremez bir durumda olduğunu söyledi. | Open Subtitles | تحدثت لسائق الأوتوبيس, وقال إنه كان يبدو مشتت ولا يستجيب. |
- Evet, keyifsiz olduğunu söyledi. - Selam! | Open Subtitles | . قال إنه كان مُكتئبا ً كنت سأقول لك ولكن.. |
Yapabildiklerimi gördükten sonra yanılmış olduğunu söyledi. | Open Subtitles | أخبرني أن بعد رؤيته لما يمكنني فعله، علم إنه كان مخطئاً |
Sizinle ilişkisi olduğunu söyledi. | Open Subtitles | يدّعي إنه كان في علاقة معكِ و هذا في الليلة |
Menajeri yeme bozukluğu olduğunu söyledi. | Open Subtitles | وكيل دعاية قال إنه كان إضطراب بشأن الطعام |