Bu çok kötü Kelso, çünkü duyduğuma göre Madison'da bir klinik... erkek sıvısı bağışına para ödüyormuş. | Open Subtitles | إنه لأمر سيء فقد سمعت أنه يوجد مستوصف يشتري السائل الرجولي |
Bu çok üzücü efendim, hem de çok ama sizin için en iyisinin bu olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | إنه لأمر مؤسف يا سيدي، كلياً لكن أعتقد أنه الأفضل بالنسبة لك |
Bu çok garip çünkü biriyle uzun süre yakın olunca karşındakinin sıkıntısını hemen anlamaya başlıyorsun. | Open Subtitles | إنه لأمر مضحك عندما تكون صديقاً لأحدهم لفترة طويلة |
Birinin çalışmalarının İsa hakkında olması acayip garip bir durum. | Open Subtitles | إنه لأمر غريب لشخص يدرس الصخور أن يكون متديناً للغاية |
Yaratıcı bir kişi olarak değersiz hissetmek çok utanç verici. | TED | إنه لأمر محرج أن تشعر بعدم التقدير كشخص مبدع. |
Seni tekrar evde görmek güzel, Jesse. | Open Subtitles | إنه لأمر رائع لإرجاعك للبيت ثانيةً، جيسي |
- Seni gördüğüme çok sevindim. | Open Subtitles | فرايزر: الله، إنه لأمر حَسنُ لذا رُؤيتك. |
Bu çok belli.Aaron çok baskı altında boğuluyor. | Open Subtitles | إنه لأمر واضح إنه يختنق من جراء الضغط الشديد |
Bu çok iyi, Catalina! | Open Subtitles | هذا جيد جدا يا كاتالينا إنه لأمر رائع حقا |
Bu çok can sıkıcı çünkü aslında temiz bir kalbi var. | Open Subtitles | إنه لأمر مزعج. لأنه يملك قلب طيب. |
Guinan, bildiğin her şeyi bana anlatmalısın. Bu çok önemli. | Open Subtitles | (غينان)، إنه لأمر بالغ الأهمية أن تخبريني بكل شيء تعرفينه. |
Bu çok üzücü çünkü yapabileceğiniz fazla bir şey yok. | Open Subtitles | و إنه لأمر مفجع, هناك القليل مما أستطيع فعله... |
Biliyor musun, Bu çok üzücü. | Open Subtitles | إنه لأمر محزن، أتعرف؟ ولكن على الأقل |
Öylesine sinir bozucu bir durum ki! Bu ceket yeni piyasaya sürüldü be! | Open Subtitles | إنه لأمر محبط، هذه سترة جديدة بحق السماء |
Yani, bu konuda seninle gurur duymuyor değilim, ama uzun zaman ayrı kalmak berbat bir durum. | Open Subtitles | أنا أعني، إني أفتخر بك وكل شيء، لكن إنه لأمر سيء أننا مفترقين كل الوقت .أعلم ذلك |
Yanında bir asker ve elinde bir silahla savaşa gitmek, felaket bir durum ve bir tek söze sadık kalırsın...eğer düşersen geride kimseyi bırakmayacaksın. | Open Subtitles | إنه لأمر رهيب أن تذهب للحرب وليس لديك إلا سلاح في يدك وجندي بجوارك ووعد واحد تتعلق به |
Eğer bunun gibi bir şey var olsaydı, neler başarılabileceğini düşmek çok heyecan verici bir şey. | TED | و إنه لأمر مشوق أن نفكر في ما يمكننا إنجازه إذا كنا نتوفر على شيء مماثل. |
Bazı insanların, paraya bu kadar düşkün olması, hayret verici. | Open Subtitles | إنه لأمر مدهش كيف يؤثر المال على بعض الناس |
Bu kahramanlık olayının seni kibirlendirmediğini görmek güzel. | Open Subtitles | إنه لأمر حسن رؤية أن البطولة لم تذهب بعقلك |
Seni tekrar çalışırken görmek güzel, Gregoire. | Open Subtitles | إنه لأمر حَسن رُؤيتك راجع الى العمل, جريجوا |
Döndüğünüze sevindim, bu arada. | Open Subtitles | إنه لأمر رائع إمتِلاكك رجال يَدْعمونَ، بالمناسبة. |
Uğrayabilmene sevindim. Gözlerim bayram etti. | Open Subtitles | إنني مبتهج لأنك زرتنا بدون دعوة منّا إنه لأمر سار لم يُرتب |