"إنه لا يعلم" - Traduction Arabe en Turc

    • haberi yok
        
    • bile bilmiyor
        
    • bir şey bilmiyor
        
    • olduğunu bilmiyor
        
    Üstelik William Henry Kalesi'nin muhasara altında olduğundan haberi yok. Open Subtitles إنه لا يعلم بأن جيش أبي هاجم حصن ويليم هينري
    Bir kızın gerçekten istediklerinden haberi yok. Open Subtitles إنه لا يعلم آي شيء عن ماهية ما تريده الفتاة
    Gerçekten aptalca, Varlığımdan bile haberi yok. Open Subtitles إن ذلك غباءٌ مِنّي. إنه لا يعلم بوجودي أصلاً.
    Benim geleceğimi bile bilmiyor. Open Subtitles إنه لا يعلم بحضوري أنا لكن انتظر حتى نرى ردة فعله
    Neden onun yanında olamadığımı bile bilmiyor. Open Subtitles إنه لا يعلم لماذا لم أكن بجواره فى وقت كهذا
    Bizim hakkımızda bir şey bilmiyor. Open Subtitles إنه لا يعلم بشأننا أو أي شيء
    Onların ne olduğunu bilmiyor, bunu anlamayacaktır. Ben oraya gidiyorum. Open Subtitles إنه لا يعلم, إنه لا يفهم أنا فى طريقى لهناك
    Babamın ordusunun William Henry kalesine saldırdığından haberi yok. Open Subtitles إنه لا يعلم بأن جيش أبي هاجم حصن ويليم هينري
    Onun hiçbir şeyden haberi yok, kameraların hâlâ fuel-oil ile çalıştığını sanıyor. Open Subtitles إنه لا يعلم بأي شيء, هو ما يزال يظن أن آلة التصوير تجري فوق خزان وقود.
    Ölü müsün sağ mısın, ondan bile haberi yok. Open Subtitles إنه لا يعلم إذا كنتِ حية أو حتى ميته
    Adamın haberi yok ama biz nişanlısı olduğunu biliyoruz. Open Subtitles إنه لا يعلم أننا نعلم أنه خطيبها
    Tipini bildiğimizden haberi yok. Open Subtitles إنه لا يعلم بأننا عرفنا شكله الجديد
    Hiçbirşeyden haberi yok! Open Subtitles إنه لا يعلم شيئاً
    Bebekten haberi yok. Open Subtitles إنه لا يعلم بشأن الطفل.
    Bak hiçbir şeyden haberi yok ama şüpheleniyor. Open Subtitles إنه لا يعلم شيئاً لكنه يشك
    Senin olduğundan bile haberi yok onun. Open Subtitles إنه لا يعلم حتى بوجودك
    Senin yaşadığını bile bilmiyor. Open Subtitles حتى إنه لا يعلم بأنك على قيد الحياة
    Dion, işi kardeşinin yönettiğini bile bilmiyor. Open Subtitles إنه لا يعلم حتى أن أخته دبرت الأمر كله
    Bir kaset olduğunu bile bilmiyor. Open Subtitles إنه لا يعلم بأن هناك شريط
    Hiç bir şey bilmiyor. Open Subtitles إنه لا يعلم شيئاً.
    - Unut gitsin, bir şey bilmiyor. Open Subtitles دعك منه، إنه لا يعلم
    Ona orasının ülke olmadığını söylemek zorunda kaldım. Wyoming'in nerede olduğunu bilmiyor. Open Subtitles اضطررت أن أخبره أنها ليست دولة "إنه لا يعلم أين "وايومنج
    Ödünç aldığın özün ne kadar kötü durumda olduğunu bilmiyor. Open Subtitles إنه لا يعلم و كيف تسوء نعمتك مع الوقت

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus