"إنه لَيسَ" - Traduction Arabe en Turc

• değil

Sorun yok, derin değil. Girişi nasıl bulabildiniz?
كلٍ على ما يرام، إنه لَيسَ جرحعميقَ كَيفَ عَرفتَ أت تَدْخلَ؟

Sorun ne istediğim değil. Size ne verebileceğim.
إنه لَيسَ ما أُريدُ إنه ما يُمْكِنُني أَنْ أَعطيك إياه

Biliyordum. Sadece bir kas yığını değil , değil mi?
كنت أعرفه إنه لَيسَ رغيف لحمِ حقيقيِ، أليس كذلك؟

Bu bay Lebali için önemli bir para değil ki.
إنه لَيسَ بالمالِ الكثيرِ أيها السّيد المتنافس العادل

-...birinden para dileniyoruz ? -Bu sadaka değil.
وكإننا نَستجدى صدقةً إنه لَيسَ برنامج خيريَ

Şey, bizim burada yaptığımız bu değil..
حَسناً إنه لَيسَ ما نَصنعه هنا نحن نَصنع العِلْمَ الأساسيَ لكُلّ شخصِ

Seni temin ederim, her zamanki gibi bir iş değil.
حَسناً، إنه لَيسَ عملاً كالمعتاد، أَمْنحُك أياه

O basit bir kolye değil, Mitch. Değeri 50 bin dolar.
إنه لَيسَ أيّ عقد ميتش، أنه يساوي الكثير جداً

Bir roman bile değil.
إنه لَيسَ حتى رواية بمعنى الكلمة

Hey, bu tamamen onun suçu değil. Ona bu fikri ben...
إنه لَيسَ خطؤها كلياً أنا الذي شبكتها في...

Oturmanın sırası değil Arthur!
إنه لَيسَ الوقتَ المناسب ! للجُلُوس هنا ، آرثر! اركض

Eh, artık öyle değil, değil mi
حَسناً إنه لَيسَ أكثر من ذلك أليس كذلك؟

O bir silah değil, teknik olarak, ama biz onu çoğalıcıları yoketmeye uyarladık.
تقنياً إنه لَيسَ سلاح ، لَكنَّنا ضبطناه * لتَحْطيم الـ * مستنسخين

O tipte biri değil, Öyleyse nasıl?
ـ إنه لَيسَ من هذا النوعَ ـ إذن كيف ؟

O herhangi biri değil; Kim Dong Seok.
إنه لَيسَ فقط أي واحد، لكن "كيم دونق سوك".

Benim içimi karartan bu iş değil.
حَسناً، إنه لَيسَ العمل إنه الضْغطُ.

Bu şahsi bir kan davası değil
إنه لَيسَ حول ثأر شخصي

O şey bu dünyadan değil.
إنه لَيسَ من هذه الأرض

- Cinayet için pek sakin bir yer değil.
إنه لَيسَ مكان مناسب للقتل

- Bakın tam olarak bit de değil.
- أنظر- إنه لَيسَ بالضبط قمّلَ