Aklınla ve ruhunla seviyorsun sahiden kalbinle değil. O sadece bir deyiş. | Open Subtitles | أنت تحبّ بعقلك و روحك و ليس بقلبك, إنه مجرّد قول |
O sadece küçük bir çocuk. Onu hapse atmak zorunda mısınız? | Open Subtitles | إنه مجرّد صبيٌ صغير، هل يجبُ أن تضَعهُ فى الحبس؟ |
Bu sadece çalışan annelerin, çocuklarının yanında olmamalarını makul göstermek için buldukları bir bahane. | Open Subtitles | إنه مجرّد تبريرٍ من الأمهات العاملات لعدم بقائهنّ مع أطفالهنّ |
Peki "Bu sadece bir rüya, kafana takma"ya ne oldu? | Open Subtitles | ماذا حدث لكلامك عن "إنه مجرّد حلم لا تقلقي بشأن ذلك"؟ |
O daha çocuk. | Open Subtitles | اسمعا، إنه مجرّد طفل. |
Sadece bir kütüğün üstünde düğme var ve kablo kesilmiş. | Open Subtitles | إنه مجرّد زر على قطعة خشب وذلك السلك مقطوع فقط |
O sadece bir engel zafer için. Herşey gönlünce olsun. | Open Subtitles | إنه مجرّد رادع في طريقك للنصر، بالتوفيق. |
Ama yaşarım! O sadece bir kukla. Ona ihtiyacım yok. | Open Subtitles | إنه مجرّد دمية لا أحتاج إليه، أترون؟ |
Hayır, O sadece bir engel. | Open Subtitles | كلا, إنه مجرّد عقبة. |
O, Sadece bir danışman. | Open Subtitles | إنه مجرّد مستشار |
O sadece bir asistan. | Open Subtitles | إنه مجرّد وكيل محامي. |
Bu doğru değil. Bu sadece değiştirilmiş bağıntı-9. | Open Subtitles | هذا عيرُ صحيح ، إنه مجرّد تماسُكُك 9 " مُعدّل " |
Bu sadece simülasyon, savaş oyunları gibi. | Open Subtitles | إنه مجرّد تظاهر، مثل ألعاب الحرب. |
Bu sadece... Sadece bir soru. | Open Subtitles | ــ إنه مجرّد سؤال |
Bu sadece bir anahtar. | Open Subtitles | إنه مجرّد مفتاح |
Bu sadece gençlik aşkı. | Open Subtitles | إنه مجرّد حب يافع لا أكثر. |
Uther, lütfen. O daha çocuk. | Open Subtitles | ْ ( يوثير ) ارجوك , إنه مجرّد ولد |