O haberiniz olmadan donunuzdan bile içeri girebilir. | Open Subtitles | إنه يستطيع الزحف إلى الجبل بدون أن يعلم أحد بذلك |
Merhaba, Bay Lewis. O patron değil. | Open Subtitles | إنه يستطيع أن يرانى من هنا مرحبا سيد لوييس |
O benden çok farklı, mantıklı düşünebiliyor; sanki bir bulmaca çözüyormuş gibi. | Open Subtitles | هو مختلف عني ، إنه يستطيع التفكير منطقياً ، و كأنه يحل لغزاً |
Kör gözüne rağmen, O bile gerçeği görebiliyor. | Open Subtitles | حتي بدون الإناء الذي أحمله إنه يستطيع رؤية الحقيقة |
Sorun değil. O götürebilir, 16 yaşında. | Open Subtitles | اوه , لابأس , إنه يستطيع القيادة إنه في الـ16 من عمره |
O, adını bir çubukla yere bile zor yazar! | Open Subtitles | هل تمزحي! ؟ إنه يستطيع بشق الأنفس أن يكتب اسمه على الأرض بعصاه. |
Onu rüyalarda yakalayamazsın ama eğer bu dışarı gelebiliyorsa, O da gelebilir demektir. | Open Subtitles | أنت لا تستطيعين الحصول عليه ... فيالحلم لكن إذا هذا يستطيع أن يخرج .إنه يستطيع الخروج |
O da diğer erkekler gibi kayıt yaptırabilir. | Open Subtitles | إنه يستطيع الإشتراك كبقية الرجال |
Durun. O, ağrıyı dindirebilir. | Open Subtitles | إنتظروا إنه يستطيع تخفيف اللألم |
O dünyanın her kilidini açabilir. | Open Subtitles | إنه يستطيع فتح أي قفل في العالم |
O diyor ki müziği hissedebilirim. | Open Subtitles | إنه يقول إنه يستطيع أن يشعر بالموسيقى |
O yapabilir. | Open Subtitles | إنه يستطيع القيام بذلك |
O kendi başının çaresine bakabilir. | Open Subtitles | إنه يستطيع الإعـتـناء بنفسه |
Onun sihirli güçleri var. O mızrak dişle konuşuyor. | Open Subtitles | إن لديه قوة سحرية ، إنه يستطيع التحدث مع الفهد(سن الرمح)0 |
O cevap verebilir. | Open Subtitles | إنه يستطيع اجابة ذلك. |
Ted Asher hani, O adam zayıf noktaları görebiliyordu, değil mi? | Open Subtitles | (تيد آشر)، إنه يستطيع إيجاد نقاط الضعف، أليس كذلك ؟ |
O kendini korur... | Open Subtitles | إنه يستطيع حماية نفسه |
O konusabiliyor. | Open Subtitles | إنه يستطيع الكلام |
O konuşabiliyor. | Open Subtitles | إنه يستطيع الكلام |