"إن أمكنك" - Traduction Arabe en Turc

    • Eğer
        
    • misin
        
    • misiniz
        
    Oh tatlım,Eğer onu da becerebilirsen, daha çok güç kazanırsın. Open Subtitles يا عزيزي، إن أمكنك القيام بهذا فهذا يعطيك قوة أكبر
    Eğer her şeyi yapabilseydin aşağılamak için ekibe ihtiyacın kalmazdı. Open Subtitles إن أمكنك التفكير بكل شئ ما كنت لتحتاج فريقاً تضايقه
    Eğer babandan bir şey duymak isteseydin, o ne olurdu? Open Subtitles إن أمكنك سماع شيئاً من والدك ماذا تريد أن يكون؟
    Eğer babandan bir şey duymak isteseydin, o ne olurdu? Open Subtitles إن أمكنك سماع شيئاً من والدك ماذا تريد أن يكون؟
    Bize biraz esrar tedarik edebilir misin diye sormak istemiştik. Open Subtitles نحن نريد أن نسألك إن أمكنك أن تمدنا ببعض السجائر؟
    Eğer zamanda geriye doğru seyahat edilebilseydin ve geçmişinde farklı bir karar verebilseydin bu senin geleceğini nasıl etkilerdi? Open Subtitles حول ما سيحدث إن أمكنك العودة بالوقت وتقوم بخياراتٍ مغايرة في ماضيك، وكيف سيؤثر ذلك على حياتك في المستقبل.
    Eğer beni affetmek için bir yol bulabilirsen, mutlu olmak için bir yol bulaiblirsen, bunu istemez misin? Open Subtitles لكن إن أمكنك إيجاد طريقة لمسامحتي إن وجدنا طريقة لنكون سعداء ألا تودي هذا؟
    Eğer kafanda yaratabiliyorsan, kağıt üzerinde de yaratabilirsin. Open Subtitles ـ إن أمكنك خلقـها في عقلك ـ فــبوسعك خلقها في الأوراق
    Eğer geri dönebilseydin o küçük kızı öldürür müydün? Open Subtitles إذن، إن أمكنك أن تعود للماضي فهل كنت ستقتل الفتاة الصغيرة ببساطة؟
    Eğer beni geri arayabilirseniz çok memnun olurum. Teşekkürler. Open Subtitles أجل، إذن إن أمكنك إعادة الإتصال بيّ فسأقدر هذا.
    Eğer ölmüş ya da yaşayan ünlü biriyle yemek yeme şansın olsa, bu kişi kim olurdu? Open Subtitles إن أمكنك تناول العشاء مع شخص مشهور مازال على قيد الحياة أم ميت فمن سيكون؟
    Şimdi, Eğer bu hapın bu kutudan çıkıp çıkmadığını söyleyebilirseniz, bizi taa kriminal laboratuvara gitmekten kurtarırsınız. Open Subtitles الآن، إن أمكنك معرفة إذا ماكان مصدر هذه الحبّة من هذه الزجاجة . فستوفّر علينا مشواراً إلى المختبر الجنائيّ
    Eğer Fransızlar gibi bunu kabullenirim diyorsan devam et, hiçbir şey yapma. Open Subtitles إن أمكنك العيش بهذا، كالفرنسيين إذاً ابقي مكانك
    Ruh, Eğer beni duyuyorsan varlığını belli et. Open Subtitles أيتها الروح، إن أمكنك سماعي دعينا نعلم بحضورك
    Eğer yüz kelime ile beni sessiz bir prenses olmaya ikna edebiliyorsan, bu kitapla kaç milyon insanı ikna edebileceğini bir düşün. Open Subtitles إن أمكنك أقناعي لكي أكون الأميرة الصادقة مع بعضة كلمات فقط تخيل كم عدد الملايين يمكنك إقناعهم مع هذا الكتاب
    Eğer bize şirketin defterlerini verebilirseniz, belki yardımcı olabilirsiniz. Open Subtitles إن أمكنك تزودينا بسجلات الشركة، يمكن أن تكون مفيدة
    Eğer bunu yapabilirsen gittiğim an mal varlığımın tamamını kontrol etmeni teklif etmeye hazırım. Open Subtitles إن أمكنك فعل ذلك أنا على إستعداد لأقدم لكِي السيطرة الكاملة على تركتي حين أموت
    Eğer biraz daha bekleyecek olursanız, o zaman yazar olmalısınız, çünkü o zaman çok ama çok ünlü olabilirsiniz. Mark Twain gibi mesela: çok çok ünlü. TED الآن إن أمكنك الانتظار قليلا، يجدر بك أن تصير كاتبا، لأنه آنذاك ترتفع إلى مستويات عظيمة، مثل مارك توين، على سبيل المثال: في غاية الشهرة.
    Eğer gökyüzünün daha karanlık bir bölgesine giderseniz güzel karanlık bir bölgede, belki bir çöldeyken, etrafınıza yayılmış yüz binlerce yıldızı, Samanyolu'nun merkezini görebilirsiniz. TED الآن، إن أمكنك الذهاب إلى موقع أكثر ظلمة من السماء. إلى موقع جميل ومظلم، ربما في الصحراء، قد تتمكن من رؤية مركز مجرة درب التبانة منتشرة أمامك، مئات المليارات من النجوم.
    Ama bunu söylerken, sahnenin ortasına yaklaşıp da ölebilir misin, acaba? Open Subtitles لكن أتساءل إن أمكنك التحرك لوسط المسرح خلال هذه الخطبة الأخيرة، ثم تموت
    Evet, lütfen şuna bir bakabilir misiniz? Open Subtitles نعم، كنت أتساءل إن أمكنك إلقاء نظرة على هذا؟

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus