İzin verirseniz eğer... Ben de sizi özleyeceğim, Binbaşım. Bir asker olarak. | Open Subtitles | إن سمحت لي بالقول، فإني أنا أيضاً سأفتقدك يا سيدي |
Şansölye, izin verirseniz. Durumun bu kadar... | Open Subtitles | حضرة المستشار إن سمحت لي بالتعليق ، لا أظن |
İzin verirseniz, bunlar bölgedeki insanlardan gelen mektuplar. | Open Subtitles | .. إن سمحت لي هذه رسائل من أشخاص في منطقتِه |
İzninizle Sir'in durumunun iyi olmadığını söyleyeyim. | Open Subtitles | حسنًا يا سيدي ؛ إن سمحت لي فَرَديّ عليك بأنها متمسكة به بشكلاً سيء |
Neler yaşadığını biliyorum ve Eğer izin verirsen sana yardım edebilirim. | Open Subtitles | أعرف ما الذي تمر به وبإمكاني مساعدتك إن سمحت لي بذلك |
Şimdi, müsaade edersen burada oturup huzur içinde karamelli pudingimi yiyeceğim. | Open Subtitles | الآن، إن سمحت لي. أريد أن أجلس هنا وأنهي تحليتي في سلام. |
Biraz daha açmam gerekirse... | Open Subtitles | إن سمحت لي .... لأوضح موقفي |
Onunla şahsen görüşmeme izin versen daha iyi olurdu. | Open Subtitles | لذا الأمر سيكون أكثر سهولة إن سمحت لي بالتعامل مع هذا الأمر شخصياً |
İzin verirseniz, efendim, size bu yola nasıl girdiğinizi sormam gerekiyor. | Open Subtitles | أريد أن أسألك يا سيدي إن سمحت لي كيف أتيت لهذا الطريق؟ |
Eğer izin verirseniz size bir şey sormalıyım efendim. | Open Subtitles | أريد أن أسألك يا سيدي إن سمحت لي كيف أتيت لهذا الطريق؟ |
Belki kaza yerine gitmeme izin verirseniz. | Open Subtitles | ربما، إن سمحت لي بالدخول إلى منطقة الإصطدام |
Şimdi, izin verirseniz, yapmam gereken işler var. | Open Subtitles | والان ، إن سمحت لي فلدي عمل علي القيام به |
Oraya götüreceğim, ancak benim yolumla yapmama izin verirseniz. | Open Subtitles | سأنقله إلى هناك. إن سمحت لي بفعل هذا على طريقتي |
Yalnızca şerefli bir şekilde iş yapmak için geldim, eğer izin verirseniz. | Open Subtitles | فقط أريد القدوم وأداء عملي كما يجب، إن سمحت لي. |
İzninizle. Onu ilk gördüğümde bir şeyler gizlediğini anlamıştım. | Open Subtitles | إن سمحت لي يا سيدي عندما غفوت عيناي عن تلك الفتاة الشابة ضننتها في غرفتها |
Ama izninizle söyleyeyim, bu akşam uzun yoldan gelmiş gibi bir hâliniz var. | Open Subtitles | لكن إن سمحت لي مظهرك كشخص سافر هذا المساء لمسافة بعيدة |
Ama seni ırkçı saçmalılarla aşağılamama izin verirsen... bu seni ne yapar? | Open Subtitles | ولكن إن سمحت لي بإهانتك بتعابير عنصريه فماذا ستكون عندها ؟ |
Bunu açıklamak zor, fakat eğer bana izin verirsen, seni gittiğin yıllara geri götürebilirim. | Open Subtitles | أنه يصعب شرحه لكن إن سمحت لي أستطيع أخذك للوراء عندما لم تكن هنا |
müsaade edersen, delikanlı, şurada bir sırtımı kaşıyacağım. | Open Subtitles | إن سمحت لي أيها الشاب فقط أود حك ظهري. |
Şimdi... müsaade edersen şu şeyi buradan alması için Victor'u aramalıyım. | Open Subtitles | ،الآن .. إن سمحت لي ،(عليّ أن أُحادث (فيكتور لأخذ هذا الشيء .. |
Biraz daha açmam gerekirse... | Open Subtitles | إن سمحت لي .... لأوضح موقفي |
Eğer izin verirsen yardım edebilirim. | Open Subtitles | يمكنني المساعدة إن سمحت لي |
Eğer izin verirsen biraz hastayım da. | Open Subtitles | إن سمحت لي -إني متوعك قليلاً |
İnternet'e girmeme izin versen iyi olur. | Open Subtitles | سيكون مفيداً إن سمحت لي باستخدام الإنترنت. |