O zaman iyi ki bana gelmişsiniz... sizi göğsüme bastırıp saçınızı okşayarak... Her şeyin yoluna gireceğini söylerim. | Open Subtitles | من حسن حظك أنك أتيت إلي إذاً سأضمك إلى صدري وألمس لك شعرك وأقول لك إن كل شيء سيسير على ما يرام |
Güzel bir kadının gözlerine bakarken Her şeyin yoluna gireceğini söylemesinden daha iyi olan tek şey vardır. | Open Subtitles | هناك شيء واحد فقط أفضل من النظر إلى أعين مرأة جميلة و تجعلها تقول إن كل شيء سيكون بخير |
Bir meleğin gelip Her şeyin yoluna gireceğini, yalnızca inançlı olmamı söylemesi gibi haber veriyorlardı. | Open Subtitles | مثل ملاك يقول لي إن كل شيء سيسير على ما يرام وأن أتحلى بالإيمان |
Bu yüzden her adımda onun yanında olacaksın ve herşeyin yolunda olduğuna dair onu rahatlatacaksın, bebeğinin emin elerde olduğunu ona söyleyeceksin. | Open Subtitles | لذا ستكونين الى جانبها في كل خطوة ستجعليها تطمأن إن كل شيء بخير ستخبرينها إن الطفل في أيدٍ سليمة. |
Bu bebek bu dünyada bana kalan tek aile ve ben herşeyin yolunda gittiğine emin olmak istiyorum. | Open Subtitles | هذا الطفل هو العائلة الوحيدة التي أملكها الآن في هذا العالم وأريد أن أتأكد فحسب إن كل شيء بخير |
Ben çok korkmuştum, ve sen de elimi tutup Her şeyin yoluna gireceğini söylemiştin. | Open Subtitles | كنت خائفة جدا ، وأنت مسكت يدي وقلت إن كل شيء سيكون على ما يرام |
Her şeyin ölüm tuzağı olduğunu düşünüyorsun. | Open Subtitles | تعتقد إن كل شيء مصيدة أنت مثل الفتى الذي بكى مصيدات |
Ama bunları hiç kullanmıyorum çünkü bana Her şeyin yoluna gireceğini söyleyip duruyorsunuz. | Open Subtitles | وأنا لم أعد أستخدمهم لأنكم يا رفاق تقولون لي إن كل شيء سيكون على ما يرام |
Her şeyin bir nedeni olduğunu o ailelere söyle. | Open Subtitles | قل لتلك العائلات إن كل شيء يحدث لسبب وجيه. |
Ben hâlâ hastanedeyken kocama Her şeyin bir nedeni olduğunu söylüyorlar ve kocam şunu söylediğinde kekeliyorlar. "Nedenini duymayı çok isterim. | TED | يقولون لزوجي: -عندما كنت في المستشفى- إن "كل شيء يحدث لسبب ما"، ثم يتلعثمون بإحراج عندما يقول: "سَأُحب أن أسمعه. |
Doktor Her şeyin yolunda olduğunu söyledi mi? | Open Subtitles | هل يقول الطبيب إن كل شيء بخير؟ |
- Seninle ilgili Her şeyin beni korkuttuğunu düşünmeye başladım. | Open Subtitles | أنا بدات أدرك إن كل شيء عنكِ يخيفني |
Her şeyin bir anda olup bittiğini ve bayıldığını söylüyor. | Open Subtitles | يقول إن كل شيء حدث بسرعة ثم أغمي عليه |
Her şeyin yasal olduğundan emin olmak istedim. | Open Subtitles | أردت فقط ... كنت بحاجة للتأكد من إن كل شيء يتم بصورة علنية |
Şimdi Her şeyin değişebileceğini mi söylüyorlar? | Open Subtitles | والآن يقولون لي إن كل شيء قد يتغير ؟ |
Clay avukatlara ismimizi verdiyse ve Justin orada burada kasetteki Her şeyin doğru olduğunu söylüyorsa şapa oturmamız an meselesi. | Open Subtitles | إن أعطى كلاي أسماءنا إلى المحامين وجاستين يدور في كل مكان قائلاً إن كل شيء على الأشرطة حقيقي ستكون مسألة وقت قبل أن يُقضى علينا |
inanıyorum ki bu herşeyin yolunda olduğu anlamına geliyordur. | Open Subtitles | هذا يدل على إن كل شيء مُنظم. |