Ve Eğer şanslıysak, her şeyin... yüzünde, hayatın yüzünde buluruz. | Open Subtitles | و إن كنا محظوظين . . سندرك في مواجهة أي شئ |
Eğer şanslıysak, belki üniversiteye başlayınca bize neler olduğunu anlatır. | Open Subtitles | إن كنا محظوظين ربما في وقتٍ ما في السنة الاولى من الجامعة ستخبرنا عن الأمر كله |
Eğer şanslıysak, gittiği her yeri göreceğiz. | Open Subtitles | إن كنا محظوظين فسنرى كل شيء ينوي القيام به |
Buraya kadar! Şansımız varsa, kanoları kıyıya çekip karadan gittiğimizi düşünürler. | Open Subtitles | هذا أقصى ما نذهب إليه إن كنا محظوظين سيظنوا |
Uzun yaşayacak kadar Şanslıysak, Alzheimer beynimizin kaderi olacak gibi gözüküyor. | TED | لذلك إن كنا محظوظين بالعيش لعمرٍ مديد، فيبدو أن مرض ألزهايمر سيكون مصير عقلنا. |
Eğer şansımız olursa, ötesi hakkında bir şeyler öğreneceğiz ve kendimiz hakkında da. | Open Subtitles | وبعد ذلك ربما , فقط ربما , إن كنا محظوظين جدا , سوف نتعلم شيئا عن ما وراء الماضي وكذلك شيئا عن أنفسنا |
Şansımız yaver giderse Avustralya'ya özgü bazı ünlü canlı türlerini görebiliriz. | Open Subtitles | إن كنا محظوظين سنرى بعض الحيوانات الأسترالية المشهورة |
Eğer şanslıysak, bir gün bütün bu olanlar bitecek. | Open Subtitles | ولكن إن كنا محظوظين في يوم من الأيام سوف ينتهي كل هاذا |
Bu durumda bizim işimiz fikirler ve bilgi ile ilgili, ve Eğer şanslıysak, biraz da eğlence ile. Ama kavramlar genel olarak aynı. | TED | في هذه الحالة، لدينا المعلومات و الأفكار، و -- إن كنا محظوظين -- بعض الترفيه. لكن المبدأ واحد. |
Eğer şanslıysak, yaban çileklerimiz olur Pelle. | Open Subtitles | إن كنا محظوظين فسنحصل على فراولة برية |
Eğer şanslıysak, cinayet silahını buluruz. | Open Subtitles | إن كنا محظوظين فسنجد سلاح الجريمة |
Ve bazen de, Eğer şanslıysak birisi gelir ve bize aslında kim olmak istediğimizi gösterir. | Open Subtitles | و أحياناً، إن كنا محظوظين... شخصٌ يأتي ويُرينا من نريد أن نكون حقاً، من يجب ان نكون |
Eğer şanslıysak altı. | Open Subtitles | ست ساعات إن كنا محظوظين. |
Eğer şanslıysak, dalga... | Open Subtitles | إن كنا محظوظين سنرى موجة. |
Evet. Eğer şanslıysak, | Open Subtitles | أجل إن كنا محظوظين |
- Eğer şanslıysak. - Gidelim. | Open Subtitles | إن كنا محظوظين - لنذهب - |
Eğer şanslıysak. | Open Subtitles | إن كنا محظوظين |
Şansımız varsa avantajlı hale geliriz. | Open Subtitles | إن كنا محظوظين لدينا وقت قبل أن يلحقوا بنا |
Şansımız varsa bu uyar. | Open Subtitles | لنرى إن كنا محظوظين |
- Ama bu idam edilmemesi anlamına gelir. Eğer şansımız yaver giderse yeniden duruşma bile olabilir. | Open Subtitles | لكنها من الممكن أن تمنحنى الوقت حتى إعادة المحاكمة إن كنا محظوظين |
Şansımız yaver giderse Avustralya'ya özgü bazı ünlü canlı türlerini görebiliriz. | Open Subtitles | إن كنا محظوظين سنرى بعض الحيوانات الأسترالية المشهورة |