Karura'nın yüzlerce parselini arkadaşlarına ve dostlarına bölüştürdü, sattı ve hediye ettiler. | TED | قاموا بتقسيمها إلى مئات القطع وبيعها او إهدائها إلى أصدقائهم وأقربائهم. |
Sanırım ona başkasının verdiği biftek bıçaklarını çıkarıp hediye ederim. | Open Subtitles | أعتقد أنها تتغلب على سكاكين تقطيع اللحم التي كنت سأقوم بإعاده إهدائها له. |
Bu tıpkı sana ve kızlara verebileceğim tek hediye gibiydi. | Open Subtitles | لقدكانهذابمثابة... الهدية الوحيدة التي يمكنني إهدائها إلى الفتيات |
Hayır ama 17 saatten 9 tanesi P.P.C'nin Koca Tütün davasını kazanmalarından sonra hukuk bürosunun ekibindekilere hediye edilmiş. | Open Subtitles | كلاّ، لكن تسعة من أصل السبعين ساعة قد تمّ إهدائها لفريق مُحاماة في شركة مُحاماة تُدعى "بي. بي. |
Sana hediye edildiğini hatırlamıyorum. Ben ayrıldığımda oradaydı. | Open Subtitles | لا أتذكر إهدائها لك عندما غادرت |
Gelen hediyeyi mi hediye ettin? | Open Subtitles | أتمّ إهدائها لك ؟ |
Bir hediye aldı. | Open Subtitles | "تم إهدائها هدية" |