Daedalus dikkatlice orta yolu tuttururken, İcarus uçmanın zevki ile dolup taştı ve beraberinde gelen ilahi güç hissini aştı. | TED | وبينما ظل يطير بحذر في منتصف الطريق إلى وجهته، أخذ إيكاروس نشوة الطيران وغلب عليه الشعور بقوة إلهية تسري إليه. |
Güneş ışığı kanatlarındaki balmumunu eritince, İcarus gökyüzünden aşağı düştü. | TED | وعندما أذابت حرارة الشمس الشمع من على الأجنحة، سقط إيكاروس من السماء. |
Sonunda, her iki adam da ölçülülük yolundan sapmanın sonuçlarını pahayla ödedi, İcarus canı ile, Daedalus pişmanlığı ile. | TED | وفي النهاية، دفع كلا الرجلين ثمنًا باهظًا لانحرافهما عن طريق الإعتدال، فكانت حياة إيكاروس ثمنًا لذلك ودايدالوس بندمه. |
Yani bence bu adam İkarus ile Anka kuşunun tek bir insanda birleşmiş hali. | TED | لذا فإنني أصفه بأنه إيكاروس والعنقاء مجتمعين في رجل واحد |
İkarus efsanesinden bahsetmiştim, bir saniye o bölümü bulayım. | Open Subtitles | تحدثت فيه عن أسطورة إيكاروس دعني أبحث عن الفقرة لا، أستطيع أن أجدها في كتابي |
Icarus, askeri istihbarat toplayarak başladı. | Open Subtitles | بدأ إيكاروس كوسائل لمخابرات عسكريّة للتجمّع |
Icarus, askeri istihbarat toplayarak başladı. | Open Subtitles | بدأ إيكاروس كوسائل من مخابرات عسكريّة للتجمّع |
Icarus Projesinin en yetenekli Uzak Görüşçüleri. | Open Subtitles | كانت هناك خمسة منّا, تعرف الأمهر المشاهدون البعيدون التّقنيّون على إيكاروس المشروع |
Çok fazla olmadı, Eddie. Yoksa Icarus mu demeliyim? | Open Subtitles | لا أحد حتي الأن ,إيدي أو هل تحب أن أناديك إيكاروس |
Güneşe bu kadar yakın uçamazsın, Icarus o zaman kanatların ereyebilir, Icarus. | Open Subtitles | لايمكنك التحليق بالقرب من الشمس إلا وذابت جناحيك , إيكاروس |
Icarus bize arenaya almak için bir yol buldu. | Open Subtitles | إيكاروس وقد وجدت وسيلة بالنسبة لنا ل الوصول الى الساحة. |
Antik Yunan mitolojisinde, balmumu ve tüylerden oluşan kanatlarla Girit üzerinde uçan Daedalus oğlu İcarus, hem doğanın hem de insanoğlunun kanunlarına meydan okurdu. | TED | في أساطير اليونان القديمة، من خلال التحليق عاليًا فوق جزيت كريت بأجنحة مصنوعة من الشمع والريش، تحدى إيكاروس ابن دايدالوس قوانين البشر والطبيعة، |
İkarus, Minos tarafından hapsedildiği labirentten kendi yaptığı kanatlarla uçarak kurtulmuştur. | Open Subtitles | إيكاروس تاه في متاهة والتي هرب منها مستخدماً الأجنحة التي صنعها بنفسه |
İkarus'un İ'si Operasyonu 17 Haziran gece yarısına kadar tamamlanacaktır. | Open Subtitles | "العملية .. "أنا .. كما في إيكاروس يجب أن تنجز .. |
İkarus, takma kanatlarla güneşe fazla yakın uçan çocuktu. | Open Subtitles | "إيكاروس"هو الفتى الذي طار قريباً جداً من الشمس بجناحين مزيفين. |
Kendisi görevden alınmış olan Ikarus 3000 pilotlarından biri. | Open Subtitles | "الأسباني الذي طردَ 3000 طياراً منُذ إيكاروس" |
Güneşin "doğru"yu simgelediğini düşünecek olursak İkarus gerçeğe bu kadar yakın olmasının bedelini hayatıyla ödemiştir. | Open Subtitles | هي رمز للحقيقة .. .. عندما دفع (إيكاروس) حياته ليكون قريباً من الحقيقة .. |
Kendimi Apollo'nun altın küresine doğru uçan İkarus gibi hissediyorum. | Open Subtitles | الجو حار أشعر مثل (إيكاروس) عندما طار قريباً من مدار (أبولو) الذهبي |
"ICCARUS" projemiz üretimimizi 10 kat yükseltti. | Open Subtitles | زاد مشروع (إيكاروس) إنتاجيّتنا عشرة أضعاف |