| Ellis orada olamayacaktı ve ben adını görünce dosyanı kaptım. | Open Subtitles | إيليس لم يكن موجوداً رأيتُ اسمك على الملف فمسكتُ القضية |
| Nailah Ellis-Brown, Ellis Island Tea'yi kamyonetiyle başlatmıştı. | TED | بدأت نائلة إيليس براون جزيرة شاي إليس من سيارتها. |
| Bayan Ellis, evcil hayvanlarınızın yanı sıra çocuklarınız için de kaygılı mısınız? | Open Subtitles | السيدة إيليس , هل يخشى على حياة أطفالك وكذلك الحيوانات الأليفة الخاص بك ؟ |
| Geri kalanımız yayılacak ve çatlak kayada Ellis ile buluşacak. | Open Subtitles | أما بقيتنا فسننتشر ونتلاقى مع إيليس عند تقسيم الصخور. |
| - Elise annenin geniş kalçaları vardı. | Open Subtitles | حسناً ، الأم " إيليس " كانت لديها الأفخاذ العريضة ، لذا |
| Öyleyse ben de sana yardım edeceğim. Ellis Proud'da tanıdığım birileri var. | Open Subtitles | حسنا, ثم أساعدك أعرف شخص ما فى إيليس براود |
| Afedersiniz. Alan Ellis isimli birini tanıyor musunuz? | Open Subtitles | المعذرة ، هل تعرف رجلاً يدعى آلان إيليس ؟ |
| Eğer istersen Bay Ellis bir sonrakinde seninle görüşebilir. | Open Subtitles | يستطيع السيد إيليس رؤيتك المرة القادمة إن أردت هذا |
| Bay Ellis adına özür dilemek istedim, ama bilmenizi isterim Bayan Netsky davayı alınca sevindim. | Open Subtitles | أردتُ فقط الاعتذار بالنيابة عن السيد إيليس لكني أردتكَ أن تعلم أنني كنتُ سعيداً عندما أخذت الآنسة نيتسكي القضية |
| Ellis'le dava hakkında konuştuğunu biliyorum ve o da titizlikle ilgileniyor ama eğer memnun kalmazsan lütfen bana haber ver. | Open Subtitles | أعلم أنكَ تحدّثتَ مع إيليس بشأن القضيّة وهو يعمل عليها، لكن إن لم تكن مسروراً، أتمنّى أن تخبرني |
| Ellis, babanın dün gece sana ne söylediğini biliyorum. | Open Subtitles | إيليس , أعرف مالذي قاله لك أبوك في الليلة الماضية |
| Larry Ellis geçen hafta orada su kayağı yapıyordu. | Open Subtitles | لاري إيليس كان يتزلج هناك الأسبوع الماضي |
| Eğer yukarıdan bir piyano düşüyor olsaydı ve insanlar "Çekilin, Bayan Ellis!" diye bağırsaydı arkamı dönüp bakmazdım çünkü o isme alışık değilim. | Open Subtitles | إذا كان البيانو يسقط والناس تصرخ تحركي ياسيدة إيليس لن التفت لأنني لم اعتدّ ذلك الاسم |
| Hiç sırası değil Tom. Bayan Ellis olsa onun yüzüğünü bulmasına yardım ederdim. Çok iyi bir insan. | Open Subtitles | ليس الوقت المناسب توم سأساعد السيدة إيليس على إيجاد خاتمها أنها لطيفة |
| Bay Ellis bazen seks sırasında ağlıyor. | Open Subtitles | نعم، حسناً احياناً السيد إيليس يصرخ عندما يمارس الحب |
| Benim adım Grayson Ellis, ...ve şu anda kimse tarafından temsil edilmeyen, ...uzun yıllar tiyatro eğitimi almış biriyim. | Open Subtitles | اسمي غرايسون إيليس وأنا لست ممثلاً حالياً مع خبرة في التدريب المسرحي |
| Bayan Ellis, birkaç diğer bölge insanı gibi tehdit olarak tanımladıkları bir durumdan şikayetçiler. | Open Subtitles | السيدة إيليس , وكذلك العديد من سكان منطقة أخرى , تواجه مشاكل مع ما يعتبرونه تهديدا . |
| Ellis Adası'nda bizi sıkı bir kontrolden geçirdiler. | Open Subtitles | في جزيرة إيليس وضعونا من ممرات ضيقة، |
| Aslında Bay Ellis ile bir randevum vardı. | Open Subtitles | في الواقع، عندي موعد مع السيد إيليس |
| Bu Elise oldu. Bana en kısa sürede işe gelmek istiyor, ya da benim işim. | Open Subtitles | هذه كانت (إيليس) ، تريدنى أن آتى للعمل بسرعة فائقة وإلا سأخسر وظيفتى |
| - Evet, efendim. - Ayleese daha gelmedi mi? | Open Subtitles | نعم، سيدي - حسناً، هل أتت (إيليس)؟ |