Orijinal olan tipik olarak yaratıcı eylemin ürünüdür, taklid değildir. | TED | فالاصلية هي نتاج حالة ابداعية ولكن المزورة فهي لا |
Ama biraz yaratıcı bir oyuncu seçimi ile, farkına bile varmayacaksınız. | Open Subtitles | ولكن بفضل ابداعية اختيار الممثلين لن تلاحظوا حتى. |
Bu adam ki etik çalışan, yaratıcı olan ve insan sağlığını hiç önemsemeyen ve kendini görevimize adamış olması onu eşsiz niteliklere sahip kılıyor, gerçekten ne kadar mesafeden geldiğimizi ve ne kadar mesafemiz kaldığını konuşacak. | Open Subtitles | رجل اعماله اخلاقية, و ابداعية و تجاهل تام تجاه حياة البشر وتفانيه لعمله |
Bu da bize o fotoğrafları gerçek hâle getirmek için yaratıcı bir şans verir. | Open Subtitles | وهذا يعطينا رخصة ابداعية لجعل تلك الصور حقيقة |
Hadi ya. Sadece daha yaratıcı olmamız lazım. | Open Subtitles | بحقك، علينا أن نفكر بطريقة ابداعية أكثر فحسب |
Biz de dükkan-sınıf yöntemini bölge ihtiyaçları ekseninde ve daha yaratıcı, ciddi bir tasarım atölyesine yakın biçimde yeniden canlandırmaya karar verdik. | TED | ففكرنا, ماذا لو استطعنا اعادة الدروس الحرفية, لكن في هذا الوقت نجعل المشاريع تتمحور حول الأشياء التي يحتاجها المجتمع, و لنجعل دروس الحرفية لها أكثر أهمية و ابداعية في عملية التفكير من خلال التصميم. |
Tat vermek için yeni, yaratıcı yöntemler, pişirmek ve dokuyu değiştimek için yeni yollar hakkında düşünmemiz gerekiyordu -- ve esas sorun buydu. | TED | لذا كان يتوجب علينا ان نأتي بأفكار جديدة و طرق ابداعية فيما يخص النكهة و طرق جديدة في الطهي من اجل تغير المضمون وكان هذه المعضلة الاكبر في هذا التحدي |
Şahsıma adanmış bir reklamda yaratıcı bir hareketti. | TED | فكانت مسرحية ابداعية علي إعلان شخصي. |
Artık krizde yaratıcı fırsatlar görüyorum." | Open Subtitles | الآن, في الأزمة, أرى امكانيات ابداعية |
Yönetimdekiler yaratıcı fikirler mi sunar oldu artık? | Open Subtitles | الشركة تطلب افكار ابداعية اذا ؟ |
Benim de yaratıcı yüküm var. | Open Subtitles | لدي افكار ابداعية ايضاً |