Bu iki yönlü kulaklık, modifiye ettim ve kamera taktım. | Open Subtitles | هذا انه طقم راس ذو اتجاهين وكامرة معدلة بشكل خصيصي |
Eğitmen ve filozof Paulo Freire öğretmenin ve öğrenmenin çift yönlü olması gerektiğine inanır. | TED | المربي والفيلسوف باولو فريري آمن بأن التعليم والتعلّم يجب أن يكونا في اتجاهين. |
Acquilla Clemons... katille bir başka adamın farklı yönlere doğru kaçtığını gördü. | Open Subtitles | أكويلا كليمونز رأت القاتل ... ومعه رجل آخر يفران فى اتجاهين مختلفين |
Bayım, ekürilik çift taraflı bir durumdur. | Open Subtitles | يا سيدي علاقة المساعدين مثل شارع ذو اتجاهين |
Bilirsin keşke karşılıklı olsaydı, çünkü kişilik bakımından düşündüğümde... | Open Subtitles | تعرفين اتمنى ان يكون طريق ذو اتجاهين ، حقا لإن الشخصية الحكيمة .. انا فقط اعتقد |
Sonra farklı yönlerde ilerleyen iki demeti dört noktada çarpıştırıyoruz. | Open Subtitles | وعندئذ نصدم شعاعان يسيران في اتجاهين متعاكسين عند أربع نقاط |
- Tam ters yöndeler. - Üstüne vazife değil. | Open Subtitles | إنهم في اتجاهين متضادين - ...إنه ليس من شأنك - |
Bu yol iki yöne gidiyor. | Open Subtitles | هذه الطريق ذو اتجاهين |
Kendimizi ifade etme telaşında, iletişimin iki yönlü bir kanal olduğunu unutmak kolaydır. | TED | في الاندفاع للتعبير عن أنفسنا، فإنه من السهل أن ننسى أن التواصل هو طريق ذو اتجاهين. |
İki yönlü bir güç kalkanı kurdum, böylece cihazın menzili kısıtlanıyor ve kimse alana yanlışlıkla giremiyor. | Open Subtitles | وضعت درع الطاقة في اتجاهين لتقييد نطاق الجهاز وضمان أن لا أحد يدخل الحقل بطريق الخطأ |
Güç ile kişisel ilişkimizi değiştiren şey elektrik ve manyetizma arasındaki ilişkinin iki yönlü olduğunun keşfiydi. | Open Subtitles | الذي غير علاقتنا الشخصية بالقدرة كان الاكتشاف بأن العلاقة بين الكهرباء و المغناطيسية تسير في اتجاهين |
Baz istasyonu yok ama telefondaki kısmi çift yönlü telsizle kulübenin hava durumu uyarı telsizindeki bazı parçaları kullanırsak... | Open Subtitles | لا توجد خدمة برج الخلية، ولكن إذا كنا استخدام الراديو محدود في اتجاهين |
Kodu çözmenin bir diğer yolu ise yeni bir teknoloji geliştirmek, yani iki yönlü iletişimi sağlayacak bir arayüz, Bahamalar' da yapmaya çalıştığımız şey işte bu ve bunu gerçek zamanlı olarak yapmaya çalışıyoruz. | TED | ولكنَّ هناك طريقةً أخرى لفك الشفرة وهي عبر تطوير بعض التقنيات وإعداد واجهة للقيام باتصالات ذات اتجاهين وهذا ما كُنَّا نحاول القيام به في الباهاما في الوقت الراهن. |
Bilim tüm yönlere bakmalıdır. | Open Subtitles | اللا الأعلى والأمام هما اتجاهين العلم يسير في جميع الاتجاهات |
Farklı yönlere doğru gitmek yerine birbirimize doğru gelmeye başladığımız kritik anı hatırlıyor musun? | Open Subtitles | عندما ندور زاويتاً ونبدأ بالمشي نحو بعضنا البعض، وليس في اتجاهين متعاكسين؟ |
Her biri farklı yönlere akıntıya kapılmışlardı. | Open Subtitles | كلاهما يطفو ولكن فى اتجاهين مختلفين |
Çift taraflı bağlantı kesik, yapabileceğimiz birşey yok... | Open Subtitles | تم قطع الارتباط في اتجاهين. جعل الاتصال من وجهة نظرنا هو... |
İlişkimizi çift taraflı hâle getirmekten. | Open Subtitles | ان نجعل علاقتنا مثل شارع ذو اتجاهين |
-Her şey karşılıklı dostum. | Open Subtitles | -هذا شارع ذو اتجاهين يا صاح -هل نفذت ما طلبته منك؟ |
Güven karşılıklı olması gereken bir şeydir. | Open Subtitles | الثقة... ن المفترض ان تكون طريقا ذا اتجاهين. |
biri mavi de, biri de kırmızıda, iki demet zıt yönlerde hareket ediyor. | Open Subtitles | ـ شعاعان أحدهما أزرق، والآخر أحمر كلاهما يدور في اتجاهين متضادين |
- Tam ters yöndeler. - Üstüne vazife değil. | Open Subtitles | إنهم في اتجاهين متضادين - ...إنه ليس من شأنك - |
- Tıklayın. - Buraya. Bu yol iki yöne gidiyor. | Open Subtitles | هذا الطريق ذو اتجاهين |
İnanç iki taraflıdır, Nathan. Hayal kırıklığı da öyle. | Open Subtitles | (الثقة لها اتجاهين يا (نيثان تماماً كالإستياء |