Ertesi sabah, henüz daha hastanedeyken bir telefon geldi. | TED | وفي صباح اليوم التالي كنت مازلت في المستشفى تلقيت اتصالاً هاتفياً |
Santral, bir telefon konuşmasını yarıda kestirtmem şart. Numara 555-3464. | Open Subtitles | أريد أن أخترق اتصالاً هاتفياً بداعي الطواريء الرقم هو 555-3464 |
Yıllarca bir telefon ya da asker eşlerine elden verilen bir mektup bekledim. | Open Subtitles | أمضيت أعواماً أنتظر اتصالاً هاتفياً أو رسالة كالتي كانوا يسلمونها شخصياً إلى زوجات الجنود المتوفين |
Tamam, bir telefon görüşmesi yapmam gerekiyor. Hemen dönerim... | Open Subtitles | يجب أن اجرى اتصالاً هاتفياً ساعود ثانيه |
Tamam, bir telefon görüşmesi yapmam gerekiyor. Hemen dönerim... | Open Subtitles | يجب أن اجرى اتصالاً هاتفياً ساعود ثانيه |
Üstüne düşeni yapmak için bir telefon açacaksın. | Open Subtitles | سوف تجري اتصالاً هاتفياً لتنهي جزءك من الصفقة |
Baksana bir telefon görüşmesi yapsam sorun olur mu? Kimi arayacaksın? | Open Subtitles | أتُمانع إن أجريتُ اتصالاً هاتفياً ؟ |
Birkaç gün sonra yardım istemek için sınır kapısına gitti ve ABD'deki aile üyelerinden telaşlı bir telefon aldık, CBP görevlileri oğlunu Anna'dan almıştı. | TED | بعد مرور عدة أيام على ذهابها لمنفذ الدخول للطلب المساعدة، تلقينا اتصالاً هاتفياً جنونياً من أفراد عائلتها المتواجدين في الولايات المتحدة، يخبروننا أن مؤسسة CBP سلبوا ابن آنا منها. |
Pim, bir telefon konuşması yapmam lazım. | Open Subtitles | بيم"، يجب أن أجري اتصالاً هاتفياً" |
bir telefon görüşmesi yapmalıyım. | Open Subtitles | يجب أن أجري اتصالاً هاتفياً |
Bu sabah 9 civarında Freddie Lounds'dan bir telefon aldım. | Open Subtitles | في الساعة التاسعة تقريباً من صباح اليوم"{\pos(195,220)} تلقيت اتصالاً هاتفياً من (فريدي لاوندز{\pos(195,220)})" |
Az önce Tim Woods'dan IRK ile olan barış girişimlerinizi devam ettirme niyetinde olduğunuzu belirten, tuhaf bir telefon aldım. | Open Subtitles | تلقيت للتو اتصالاً هاتفياً مثيراً للفضول من (تيم وودز) أشار فيه إلى أنكِ تنوين المضي قدماً في مبادرة السلام مع الجمهورية |