Bitki yaratıklar, potansiyel silah olarak kullanışlı olduklarını kanıtladı. | Open Subtitles | المخلوقات النباتية اثبتت فائدتهم كأسلحة محتملة |
Zor olabilir fakat bunlar zor zamanlar ve bu olanlar öyle olduğunu kanıtladı. | Open Subtitles | انها ربما صعبة لكن هذه اوقات عصيبة وقد اثبتت الفاعلية |
Askerlerin, Hulin Boyu ile savaşta gerçek savaşçılar olduklarını kanıtladı. | Open Subtitles | المعركة مع قبيلة هولين اثبتت إن جنودك في وحدة ارفات مقاتلون أشداء |
Politik gelişmeler sizi haklı çıkardı ve asil yokluğunuzu ihtiyatlı bir kişilik gibi gösterdi. | Open Subtitles | التطورات السياسية اثبتت أنك على حق وجعلت من غيابك النبيل يبدو ذو فطنة ومكانة |
Korra harika bir pro-bükücü olabileceğini ispatladı. | Open Subtitles | كورا اثبتت انها متحكمة محترفة رائعة |
Bugün, Olivia bana duyduğu aşkı sana kanıtlıyor Angier. | Open Subtitles | اليوم اثبتت اوليفيا حبها لي لك يا انجيير |
Defalarca en çok arzuladığın şeyin güç olduğunu kanıtladın. | Open Subtitles | لا، انت تحب السلطه مجددا لقد اثبتت بأن السلطة هو كل ماتريده |
Bu hizmetçi, işe uygun ve tahta sadık olmadığını kanıtlamıştır. | Open Subtitles | هذه الخادمه اثبتت انها غير كفاء للعمل و خائنه للملكه. |
Bilim ve matematik, doğada olan biten her şeyi anlayamayacağımızı kanıtladı. | Open Subtitles | العلوم والرياضة اثبتت انة ليس بأمكاننا احتمال فهم كل شىء يحدث بالخارج |
Yine kanıtladı.. Savaşılmadan, tarih yazılmayacağını.. | Open Subtitles | لقد اثبتت مجدداً ان التاريخ لايمكن صنعه بدون حرب |
Bu deney, işlenmiş şekerin ve aşırı früktozun milyonlarca insanın sağlığı ve refahında yarattığı ciddi hasarı bana kanıtladı. | Open Subtitles | هذه التجربة اثبتت لي بأن السكر المكرر وكثرة الفركتوز, تسببت بأضرار شديده على الصحه وصحة الملايين من الناس |
Ama fizik zaten bunu doğru olmadığını kanıtladı, bu yüzden yanlış veri yüklemiş olmalıyım. | Open Subtitles | لكن الفيزياء قد اثبتت مسبقاً أن ذلك ليس صحيحاً، لذا لا بد أنني أملأ البيانات الخاطئة |
Belki Caleb'ın niyeti iyiydi ama hareketleri bu aile ile aynı değerlere sahip olmadığını kanıtladı. | Open Subtitles | ولربما كايلب لديه نوايا حسنه لكن تصرفاته اثبتت بأن لاتوجد لديه قيم هذه العائلة |
Bir kanıta ihtiyaç olmasa da Denna güvenilmez olduğunu kanıtladı. | Open Subtitles | دينا" اثبتت بما لا يدعوا مجالاً" .للشك انها ليست اهل للثقة |
Selva Ganesh bir kez daha nasıl para kazanılacağını kanıtladı. | Open Subtitles | "سيلفا جانيش" قد اثبتت ذلك مرة اخرى هو سيذهب الى اي مكان لكي يجلب المال |
Guinevere değerli bir destek olduğunu kanıtladı ve geçtiğimiz bu aylarda danışman da oldu. | Open Subtitles | غوينفير" اثبتت دعمها القيم" وكمستشارة قيمة هذه الأشهر القليلة الماضية |
Son birkaç gün bana göreve doğru uzmanı seçtiğimi gösterdi. | Open Subtitles | الايام القليله الماضيه اثبتت انني تركت الشخص المناسب مسؤولا عن المقيمين. |
Buradaki tecrübelerim bana şunu gösterdi ki, Amerika'da olup bitenlerin Avrupa'dakiler için çok ufak sonuçları var. | Open Subtitles | تجربتي هنا اثبتت ان "امريكا" هي قليلة الانتاجية جداً بالنسبة للشخص الأوربي |
Carl Carlson bunu ispatladı. | Open Subtitles | كارل كارسلون اثبتت ذلك |
Duvardaki harfler bunu ispatladı. | Open Subtitles | اثبتت الحروف على الحائط ذلك |
Ayrıca dairesindeki güvenlik kameraları da söylediği gibi cinayetlerin işlendiği saatte evinde olduğunu kanıtlıyor. | Open Subtitles | وكامرات الامن في في شقتها اثبتت انها كانت هناك في وقت حدوث كلا الجريمتين بالضبط كما قالت هيَّ |
Tamam söylediklerini kanıtladın. Hadi gidelim. | Open Subtitles | لقد اثبتت وجهة نظرك، لننطلق |
Araştırmalar yalın ayakla dolaşmanın stresi azalttığını kanıtlamıştır. | Open Subtitles | اثبتت الدراسات ان الركض حافي القدمين يقلل القلق |