Yarışmacılar için havalı silahla atıştırmalık düşürebilmek için bu engelli koşuyu geçmek zorundalar. | Open Subtitles | يجب على المتسابقين اجتياز الحواجز وثم استعمال مسدس فاصولياء للحصول على وجبة خفيفة |
Uluslararası, mayına karşı eylem standartlarına uygun şekilde test edilir ve onaylanırlar. Tıpkı köpeklerin geçmek zorunda olduğu testler gibi. | TED | تختبر و يتم اعتمادها وفقا للمعايير الدولية للإجراءات المتعلقة بالألغام ، تماما مثل الكلاب لابد لها من اجتياز الاختبار. |
Eğer sınavı geçmeyi başarabilirsem seni arkama atıp, yarım adayı gezmeye çıkacağım. | Open Subtitles | اذا نجحت في اجتياز الامتحان، سأحملك على ظهري في جولة حول الجزيرة |
Karını yitirmenin acısını atlatmana yardımım için de 5 bin. | Open Subtitles | و 5000 لمساعدتي لك على اجتياز حزنك بسبب خسارتك لزوجتك |
Şimdiyse kafamda dönen karanlığı aşıp da bir şey düşünemiyorum bile. | Open Subtitles | والان لا استطيع حتى اجتياز الظلام الذي يدور في عقلي انه طويل كفاية ليخيم على كل شيء |
Bak Donna. Söylemek istediğim şey; bence her şeyin üstesinden gelebiliriz. | Open Subtitles | كل ما أقوله يا دونا أنه يمكننا اجتياز جميع العقبات مهما تكن |
Ben bundan neden geçemiyorum anlamıyorum. | Open Subtitles | لا أفهم لما لا يمكنني اجتياز هذا |
Yardım etmeye çalışıyorum ama bak site yazılı sınavı geçmen gerektiğini söylüyor. | Open Subtitles | إنّي أحاول لكن انظر، يقول الموقع أن عليك اجتياز الإمتحان الكتابي |
Merak etme mühürü geçemezler. | Open Subtitles | لا تقلق، إنّهم غير قادرين على اجتياز الحاجز |
Aynı zamanda buzdaki çatlakları ve büyük yarıkları da geçmek zorunda kalacaksınız. | TED | و في بعض المراحل يجب عليك اجتياز الاخاديد في الجليد بعض هذه الاخاديد |
Direksiyon sınavını geçmek senin için ne kadar önemli biliyorum. | Open Subtitles | أعلم مدى أهمية اجتياز اختبار القيادة بالنسبة لكِ. |
Sarhoşluk testini geçmek falan. | Open Subtitles | اجتياز اختبار التحقق من الثمالة عند القيادة. |
Size fazladan zaman vermemiz de sorun yok... ..ama diğer çocukların girdiği yeterlilik sınavını geçmek zorunda yoksa korkarım onu başka bir yere... | Open Subtitles | من الواضح، نحن موافقون لنعطيكِ بعض المهله, لكن عليه اجتياز امتحان الكفاءة اطفال آخرين يأخذونه لكي يدخلوا |
Ama bu sınavdan geçmek istiyorsan kitabında ne yazıyorsa aynen geçirmeni tavsiye ederim. | Open Subtitles | حسنٌ، إن أردت اجتياز الاختبار فاكتبي المدوّن في الكتاب بدقّة. |
Dar alanlar ve loş veya karanlık ağır yıkıntılardan geçmek zorunda kalabilirler. | Open Subtitles | سيتوجب عليهما اجتياز بعض المساحات الضيقة, ويحركا بعض الحطام في ضوء قليل أو معدوم. |
Gelişen dünyada kötü bir yolu geçmeyi denemekle ya da gelişmiş bir ülkede trafikte kalmak ile karşılaştırın. | TED | قارن ذلك بمحاولة اجتياز طريق وعرة في العالم النامي، أو حتى أن تكون عالق بالازدحام في بلد في العالم المتطور. |
Nehri geçmeyi başaran ilk on iki hayvan, varış sıralarına göre burç takviminde bir yer kazanacaklardı. | TED | الحيوانات الاثني عشر الأولى التي تنجح في اجتياز النهر ستكسب مكانا في تقويم الأبراج وفقا لترتيب وصولها. |
Karını yitirmenin acısını atlatmana yardımım için de 5 bin. | Open Subtitles | و 5000 لمساعدتي لك على اجتياز حزنك بسبب خسارتك لزوجتك |
Hayatında seni seven biri varsa pek çok kötülüğü atlatmana yardımcı olabilir. | Open Subtitles | حسناً، عندما يكون لديكِ شخص ما يحبك، فهذا كفيل بمساعدتك على اجتياز صعاب عديدة. |
Bu çocuk uykusunda yürürken iki tane sürgüyü aşıp kapıyı arkasından nasıl kilitliyor? Bak. | Open Subtitles | كيف تمكن الفتى من اجتياز منزلين ثم يقوم بغلق الباب ورائه وهو يسير نائماً؟ |
üstesinden gelip geçmişi geçmişte bırakabilirim sanmıştım. | Open Subtitles | ظننت أن بإمكاننا اجتياز هذه المحنة ونسيان الماضي |
Ben bundan neden geçemiyorum anlamıyorum. | Open Subtitles | لا أفهم لما لا يمكنني اجتياز هذا |
Ama önce sağlık kontrolünden geçmen gerek. | Open Subtitles | ولكن عليك اجتياز الفحص الطبي أولا |
İçeri girmenize izin vermezler. Ve vampirler kapının eşiğini geçemezler. | Open Subtitles | لن يدعوك للدخول، ولا يقدر أيّ مصّاص دماء على اجتياز عتبة الباب. |