Buraya birkaç yıldır geliyordu. - Lütfen oturun. - Teşekkür ederim. | Open Subtitles | لقد كانت تأتي هنا لسنوات عديدة, اجلس من فضلك |
Gizlilik pişmanlık verici ama gerekli. Lütfen oturun. | Open Subtitles | ان السريه مؤسفه ، ولكنها ضروريه اجلس من فضلك |
Otur lütfen. Burada resmi takılmayız. | Open Subtitles | اجلس من فضلك لسنا رسميين كثيراً هنا |
- Otur lütfen. Sorun çıksın istemiyorum. | Open Subtitles | - لا اجلس من فضلك انا لااريد ازعاجك |
George, Oturun lütfen. Sana söylemem gereken bir şey var. | Open Subtitles | جورج , اجلس من فضلك لدي شيء اقوله من فضلك |
Bunu tecrübe etmenin tek yolu bu. Oturun lütfen. | Open Subtitles | إنها الطريقة الوحيدة لتختبر تصوره، اجلس من فضلك |
Lütfen otur. Kim olduğumu biliyor musun? Bir fikrim var. | Open Subtitles | اجلس من فضلك هل تعلم من أنا؟ ليس لدي فكرة |
- Bayım, lütfen yerinize oturun. | Open Subtitles | اجلس من فضلك يا سيدي |
Umarım öyledir. Lütfen oturun. İşte, iyi gidiyorsun. | TED | آمل ذلك. اجلس من فضلك. أحسنت أداءً |
Bay Eads, Lütfen oturun. | Open Subtitles | سيد إيدس اجلس من فضلك |
Lütfen oturun. Buyurun. Size açıklandığı gibi, müşterimin Almanya'daki durumu hassas. | Open Subtitles | اجلس من فضلك كما تم بيانه لك |
Merhaba. Lütfen oturun. | Open Subtitles | مرحبا , اجلس من فضلك |
Oh Dae-su, Otur lütfen. | Open Subtitles | اوه دايسو اجلس من فضلك |
Gel. Otur, lütfen. | Open Subtitles | تعالي ,اجلس من فضلك |
Penguen o zaman. Buyur, Otur lütfen. - Başın nasıl? | Open Subtitles | ليكن البطريق اجلس من فضلك |
Senin hakkında çok şey duydum. Oturun lütfen. | Open Subtitles | سمعت الكثير جدا عنك اجلس من فضلك |
Birşeyler olabilir, evet. Oturun lütfen. | Open Subtitles | ربما لدي شيء ما ، نعم اجلس من فضلك |
Endişelenmeyin. Oturun lütfen. | Open Subtitles | لا تقلق اجلس من فضلك |
Lütfen otur. | Open Subtitles | إنها كذلك اجلس من فضلك |
Grand. Lütfen otur. | Open Subtitles | هذا رائع اجلس من فضلك |
- İtiraf edin! - Bay Liotta, lütfen yerinize oturun! | Open Subtitles | سيد (ليوتا)، اجلس من فضلك |