Ben de seninle çıkmayı gerçekten çok isterim. Beş dakika içinde dükkanda olurum. | Open Subtitles | احب ان اخرج في موعد معك سوف اكون خلف المحل خلال خمس دقائق |
Evsiz barksız kardeşimle çıkacak olan kızı tanımayı çok isterim. | Open Subtitles | احب ان اعرف اي فتاة يمكنها ان تواعد اخي المشرد |
Seninle oturup daha çene çalmak isterdim ama içeriye yeni yeteneklerimin yanına dönmeliyim. | Open Subtitles | كنت احب ان ابقى هنا واتكلم معك لكن يجب ان ارجع الى فتياتى |
Charlie, sence mahsuru yoksa almak istediğim bir parça daha var. | Open Subtitles | شالى هناك شىء احب ان ااخذه معى اذا كنت لا تمانع |
Buraya gelmeyi çok severim. Çok huzur dolu ve sessiz. | Open Subtitles | احب ان اتي الى هنا انه يبدو مكاناً هادئ ومسالماً |
Ayrıca kendi hayatları var ve zorla müdâhil olmak istemiyorum. | Open Subtitles | اضافة ان لهم حياتهم الخاصة وانا لا احب ان اتدخل |
Bulmayı seviyorum, giyinmeyide ve şu sıralarda da, her durum için farklı renkli ve çılgın kıyafetlerin fotoğraflarını çekip blog yazıyorum. | TED | انا احب ان ارتدي و أجد ملابس جديدة ولاحقاً تصوير وتدوين ونشر عدة ألوان من الملابس الجنونية من اجل مناسبة واحدة |
Etrafımda olması hoşuma gidiyor çünkü her zaman gideceği aklımda oluyor. | Open Subtitles | انا احب ان يكون حولي لان دائما ان اعرف انه يرحل |
Bir iyi niyet göstergesi olarak hazır buradayken ödemeni almak isterim. | Open Subtitles | كأشارة علي الثقة احب ان احصل على مادفعتك بينما انت هنا |
Bebeğin babası müzisyen ve onun müzikle dolu bir evde büyümesini çok isterim. | Open Subtitles | والد الطفل موسيقي و احب ان اعرف انه سوف يترعرع في منزل موسيقي |
- Ama buranın cazibesi... - Aslında Brick'in görüşlerini duymak isterim. | Open Subtitles | ولكن، ولكن النداء هنا في الحقيقه احب ان اسمع راي بيرك |
Babanın. Beni birazcık sevdiğini düşünmek isterim. | Open Subtitles | احب ان اظن انك تحبنى ولو قليلا,الست كذلك ؟ |
Sorun seksi olmaman değil. Kıçının üstünde tepinmeyi çok isterdim. | Open Subtitles | انه ليس لانكِ لست مثيره احب ان احصل على مؤخرتك |
İlk kez Los Angeles'a gelmem hakkında konuşmayı çok isterdim. | Open Subtitles | احب ان اتكلم عن القدوم إلى لوس أنجلس للمرة الاولى |
Ama şimdi, izninizle, birkaç saat için oğlunuzu çalmak isterdim. | Open Subtitles | لكن الآن, بعد أذنكم, احب ان أخذ أبنكم لعدة ساعات. |
Bak, şimdi aklıma sende değiştirmek istediğim bir şey daha geldi. | Open Subtitles | اتعرف لقد فكرت الان في شيء آخر احب ان اغيره فيك |
İzah etmek istediğim bir diğer husus ise, sorunun ne olduğu, ve sorunun ne olmadığıdır. | TED | الشئ التالي الذي احب ان أكون واضحاً حوله ما تمثله هذه المشكلة، وما لا تمثله المشكلة. |
Yani bir şeyler icat etmeyi de çok severim, ve sanırım konuşmamı uzun zaman önce icat ettiğim bir şeyle bitireceğim. | TED | لذا فانا احب ان اخترع أيضاً وسوف أُنهي بواسطة شيء إخترعته منذ مدة |
Çocuklar var, evde silah istemiyorum. | Open Subtitles | انا لا احب ان يكون هناك مسدس في منزل به اطفال |
Ooooo, böyle aptal oluşunu seviyorum gözlerini kapat, rahatla, vetadını çıkar... | Open Subtitles | كم احب ان تلعب دور الأخرس فقط اغلق عيونك استرخ واستمتع |
Güzel, gelince kornaya bas, insanların korna çalmaları hoşuma gidiyor. | Open Subtitles | حسنا عندما تأتى نبهينى ببوق السياره, انا احب ان يستخدم الناس أبواق سيراتهم |
Ama ben bir bilim insanıyım, ve anekdotlardan veriye ulaşmayı sevmem, öyleyse bazı verilere bakalım. | TED | ولكني عالمة .. ولا احب ان استخرج المعلومات من الحالات الفردية لذا لننظر الى الاحصائيات التي جمعناها |
Lokantaların yemekleri tuzlu olur ve ben Gary'imi pofidik sevmiyorum. | Open Subtitles | اكل المطاعم مليء بالملح ولا احب ان يكون قاري بديناً |
Hangi şeyleri eritmekten hoşlanıyorum hangilerinden hoşlanmıyorum? | Open Subtitles | كيف احب ان أذيب الاشياء وكيف لا احب الاشياء التي لا تُذاب؟ |
Hastaların odalarının bu şekilde olduğunu görmekten hoşlanmıyorum. | Open Subtitles | لا احب ان اشاهد المرضى يستخدمون حجراتهم كما هذه |
Çalışanlarımdan biri tarafından öldürüldüğünü düşünmek hoşuma gitmiyor. | Open Subtitles | سيد جراهام, لا احب ان افكر فيك مقتولا على يد أحد العاملين عندى |