Tüm ihtiyaçlarını gözden geçir. Bazılarını karşılamak eğlenceli olabilir. | Open Subtitles | لا ترهقي كل احتياجاته بعضها يمكن أن يكون مرحا للارضاء |
Babam çiftçilikte de tuhafiyecilikte de başarılı değildi... ama ağzı, cennetteki annemin onun ihtiyaçlarını karşılamamı... istediğine beni inandıracak kadar laf yapıyordu. | Open Subtitles | لم ينجح أبي في الزراعة بقدر نجاحه في صنع القبعات لكن سحر حديثه جعلني أصدق أن أمي في السماء أرادت مني أن ألبي احتياجاته |
Çocuğunun ihtiyaçlarına karşı kendi ihtiyaçlarını ölçmeye çalışmak. | Open Subtitles | هو أن يحاول أن يضع في الميزان احتياجاته مقابل احتياجات ابنه |
O kontrolden çıkmış koşabildi ve çevreyi kontrol edebildi. O duygularını kendine sakladı ve onun ihtiyaçları etrafında çalıştı. | TED | كان بإمكانه التمادي في فعلته والسيطرة على المحيط، وكانت هي تحتفظ بمشاعرها لنفسها وتحاول التكيف مع احتياجاته. |
Saldıracaktır, fakat ihtiyaçları onu sıklıkla saldırmamaya zorluyor. | Open Subtitles | سيضرب مجدداً ولكن احتياجاته لا تجبره على الضرب بشكل ملح |
İşte bu kullanıcıya odaklandığınızda, ki bu durumda yaşlılar oluyor, onların ihtiyaçlarına ve içeriğe odaklandığınızda oluyor. | TED | الآن، يحدث ذلك عندما يتم التركيز على المُستخدم وهو في هذه الحالة المُسنّ وعلى احتياجاته وحالته. |
Kazananlar, aslında tüketiciniz hakkında size çok şey öğreten, eğer bunu biliyorsanız neye ihtiyaç duyduklarını bildiğiniz o değişkenler, o boyutlar. | TED | الرابح هو تلك المتغيرات والمجالات التي تعرّفك تماماً على المستهلك، إن عرفتها ستعرف احتياجاته. |
Storybrooke gazetesinin baş editörü olarak bu adam uzun zamandır, kasabamızın ihtiyaçlarını kendi ihtiyaçlarının üstüne tutmuştur. | Open Subtitles | ''قدّمَ هذا الرجل احتياجات ''ستوري بروك على احتياجاته طوال الوقت. بصفته المحرّر الرئيس ''لـ ''ستوري بروك ديلي ميرور. |
İyi bir anne olmak Abdul'u onun ihtiyaçlarını senden daha iyi şekilde karşılayacak birilerine vermek olabilir. | Open Subtitles | كونك تريدين أن تكوني أماً صالحه لرما يحتم عليك ترك تربية عبدول لأي أحد أفضل منك ويمكنه تلبية احتياجاته |
İyi bir anne olmak Abdul'u onun ihtiyaçlarını senden daha iyi şekilde karşılayacak birilerine vermek olabilir. | Open Subtitles | كونك تريدين أن تكوني أماً صالحه لرما يحتم عليك ترك تربية عبدول لأي أحد أفضل منك ويمكنه تلبية احتياجاته |
1,5 km karelik alanın yalnızca onda birini kullanarak ihtiyaçlarını temin edebilir. | Open Subtitles | بوسعه سد احتياجاته باستخدام عُشر ميل مربع من الأرض. |
Kimin ihtiyaçlarını karşılamaya yetmiyor? | TED | ومن هو الذي احتياجاته غير مجهز لها؟ |
Sonra, para için, getirdiği adamların ihtiyaçlarını karşılattı... ve bana kız kardeşlerimi ikna ettirip kendisinin... ve sonra diğer adamların ihtiyaçlarını karşılattı. | Open Subtitles | وأن أزيد من مدخراتنا عبر تلبية احتياجات الرجال الذين كان يجلبهم وأنها أرادتني أيضاً أن أقنع أخواتي بتلبية احتياجاته ومن بعدها احتياجات الرجال |
İhtiyaçları karşılanmamış bir insansınız. | TED | بل أنت إنسان لم تُلبَّى احتياجاته. |
Oyun bahçesi kapandı. Ama erkeğin ihtiyaçları vardır. | Open Subtitles | لا توجد مضاجعة وللرجل احتياجاته |
Hepimizin özel ihtiyaçları var. | Open Subtitles | الكل هنا لديه احتياجاته الخاصة |
Etrafındaki insanları okudu, bir yolunu buldu ve ihtiyaçlarına hizmet etmeleri için beyinlerini yıkadı. | Open Subtitles | يجد طريقه لولوج عقلهم ومن ثم يغسل دماغهم ليخدموا احتياجاته |
Kocayı seçtiğinde kadının da ihtiyaçlarına göre olacağını biliyor. | Open Subtitles | فور مقابلته للزوجة يعلم أن الزوجة ستناسب احتياجاته |
Kural şuydu -- uçakta havayla nasıl mücadele edeceğin üzerine bir sürü şey öğrenmen gerekiyordu, sandalyede de vücudu nasıl idare edeceğinle ilgili, ve neye ihtiyaç duyduğuyla, ne istediğiyle, ne istediğini gösterdiğiyle. | TED | فالقاعدة الاساسية كانت كما في الطائرت كان يجب تعلم الكثير عن كيفية التعامل مع الهواء بالنسبة للمقعد يجب عليك تعلم الكثير عن كيفية التعامل مع الجسم البشري وما هي احتياجات الجسم ومتطلباته تحديد احتياجاته. |