"اخضر" - Traduction Arabe en Turc

• yeşil
• yesil
• yeşile
• yeşildi

Bu daha büyük ve sevimli bir bahçe, yumuşak yeşil çimleri olan.
هذه اكبر مساحة واجمل بكثير من تلك .التي بها عشب ناعم اخضر

yeşil saçlı bir palyaçonun arkasına yeşil bir duvar koyamazsın!
لا تستطيع وضع جدار اخضر خلف مهرج ذى شعرٍ اخضر.

Onun uydularından biri bir yeşil ve önemsiz gezegen artık yok.
احد كواكبه كان اخضر اصبح كوكب تافه ، ميت الآن

Sancak taraflarında bir yeşil, İskele taraflarında da bir kırmızı fener.
و يشع منها اخضر للاتجاه الى اليمين و احمر للرحيل

Tatlı olarak da yeşil elmam ve şekerim var.
و لتحلية, لدي تفاح اخضر و بعض الحلوى حق؟

Dördüncü kat, asansörün karşısındaki yeşil boyalı kapı.
الطابق الرابع , باب لونه اخضر على الناحيه المقابله للمصعد

Odam tamamiyle değişmiş! Duvar kağıtları koyu yeşil!
لقد تم تغير غرفتي بالكامل ورق الحائط اخضر غامق

Aslında haptaki fosfor vücudunda ölümcül bir kimyasal tepki yarattı ve yeşil buhar şeklinde vücudundan çıktı.
فى الحقيقة ان الفسفور تفاعل داخل جسدها وخرج من فمها على هيئة بخار اخضر تصور البعض انها روحها تفارق جسدها

İlk basit çiçekler ortaya çıkıyor ve, tümden yeşil olan gezegene yeni bir ahenk getiriyorlar.
وصول الزهور البسيطة الأولى مضيفة حزمة من الألوان التي لولاها لكان العالم اخضر فقط

yeşil, Raj yeşili sever.
اخضر.. راج يحب الاخضر اخبرينى عن ما الذى يحبه راج؟

Günde 40 nokta yapaınca Darien içlerindeki yeşil Cehennem'e varmak 20 gün sürüyordu sırtında 35 kiloluk bir çantayla hem de.
جحيم اخضر لمده عشرين يوما وحموله 80 كيلو على ظهرك

- Bana sorarsan yeşil bu! - Hayır o yavruağzının koyu bir tonu!
لا , لا, انه اخضر مثل اوراق الشجر- انه اخضر مثل اوراق الشجر-

Küçük, beyaz fareler. Küçük yeşil adamlar değil.
حسنا ، فئران بيضاء صغيرة وليس رجل صغير اخضر

Yaprakları güzledi, yeşil bir kapağı vardı,
اوراقه لم تكن قُلبت منذُ زمن, كان له غلاف اخضر من القماش الخشن

yeşil olan her şeyi yiyebilen keçilere böyle bir fırsat verilmesi ilk başta biraz garip görünebilir.
وهذا قد يبدو مثيرا للدهشه الماعز نظرا لسمعة لأكل أي شيء اخضر

Arkadaşları, mekanı yeşil giysili bir esmerle terk ederken görmüşler.
اصدقائه رآوه البارحة يغادر الحفلة مع سمراء بفستان اخضر

Ben Yahudi olduğunuz için yeşil ve parlak bir deriniz var sanıyordum.
اعتقدت انك اخضر , لك جلد لامع لانكم يهود

Şu yeşil şekerli kurabiyeler dışında.
انت محق باستثناء انهم كانوا تلك الكعكات المقرفين بغطاء اخضر

Çok güzel ya...yeşil kırmızı beyaz pembe...
انة اخضر واحمر وابييض انة اخضر واحمر وابييض انة اخضر واحمر وابييض

Çayirlar, iste bana söylenilen buydu yesil çimen, mavi gökyüzü, günes.
حقول ، هذا ماقيلَ لي. عشبٌ اخضر ، سماء زرقاء ، نور الشمس.

Aziz Patrick Günü. Nehir'i yeşile dönüştürmelerine bayılıyorum.
عيد القديس باترك انا بحب الطريقه اللي بيخلو النهر لونه اخضر بيها

Yüzü yeşildi, gözleri pörtlemişti elleri morarmıştı.
وجهه اخضر عيونه منفوخة و مغلقة أيديه غاضبة.