büyük ulusların küçük ulusların topraklarını aldığından şiddet ve vahşet kullanıldığından söz edecekler. | Open Subtitles | هم فقط سَيَقُولونَ بأنّ الأممِ الكبيرةِ إستعمرت اراضي الأممِ الأصغرِ، استعملت القوة والعنف. |
Thakarwadi topraklarını çoraklaştıracaklar. | Open Subtitles | انهم سيحولون اراضي سقر وادي الي ارض قاحله |
Bu, bana onun cezasını kesip annemin arazilerini alabilmeme olanak sağlayacak. | Open Subtitles | سيمكنني هذا من الحكم عليها واسترجاع اراضي امي |
Narcisse'in arazilerini parsellediğini duydum. | Open Subtitles | سمعت بأنك تقوم بتقطيع اراضي نارسيس |
O arazi daha iştahlι birinin olsa... çoğu eyaletten ve bazι ülkelerden daha büyük bir alana hakim olurdu. | Open Subtitles | لوكانت ارضه بيد رجل آخر لأمتلك اراضي شاسعة في البلدة كان سيسيطر على اراضي وبلدان وولايات ومناطق لاحدود لها |
Bazı rakunlar gayri menkul sattılar ve orman arazisini genişletmeye çalıştılar. | Open Subtitles | بعض الراكون قد اصبحوا يعملون بمجال العقرات و الاستمرار بتطوير اراضي الغابة |
Efsanenin ve büyünün var olduğu topraklarda büyük bir krallığın kaderi genç bir çocuğun omuzlarındaydı. | Open Subtitles | في احدى اراضي الاساطير وفي احدى فترات السحر قدر مملكة كبيرة يقع اعلى اكتاف شاب صغير |
Görüyüormusun, Biz Birçok Farklı Ülke Fae'sini Bile Birleştiriyoruz. | Open Subtitles | ترين نحن الفاي نجتمع من اراضي كثيرة |
İşimiz Amerikan topraklarını korumak işimiz "hakikat" gibi Amerikan değerlerini korumak, ama acı gerçek şu ki Ryan Larson karısı tarafından aldatılan mutsuz bir adamdı ve kendi canına kıydı. | Open Subtitles | نحن في هذا العمل لحماية اراضي امريكا ونحن في العمل لحماية مبادئ امريكا قيم مثل الحقيقة |
Wei topraklarını ele geçirmedikçe sorumluluğumu yerine getirmiş sayılmayacağım. | Open Subtitles | طول ما نحن قادرين علي اخذ اراضي الـ - واي سوف اقوم بمسؤلياتي |
Wei topraklarını ele geçirip kral olduğumda içindeki kraliçe olma arzusunu yatıştıracağım. | Open Subtitles | عندما أاخذ اراضي الـ - واي و اصبح الملك سوف احقق حلمك لتكوني الملكة |
Nottingham, bütün Locksey topraklarını elimizden aldı. | Open Subtitles | و قد اخذ نوتجهام كل اراضي (لوكسلي) كغرامه |
Babam, annemin ailesinin arazilerini ona vererek yalanlarını ödüllendirdi. | Open Subtitles | وابي كافاها باعطاها اراضي عائلة امي |
Ailemin arazilerini vermeyi teklif etti ve ben de kabul ettim. | Open Subtitles | لقد عرضت ان ترجع اراضي عائلتي ووافقت |
Hediye de arazi de yok. Aslında hiçbir şey yok. | Open Subtitles | لا هدايا، ولا اراضي لاجزية من أي نوع، في الواقع |
arazi, madencilik, hayvancιlιk, taşιmacιlιk, yatιrιm. | Open Subtitles | اراضي ، تعدين ، ماشية شحن ، مضاربة البورصة |
Birkaç arazi anlaşmasıyla ilgili içeriden bilgi edindiğimi söylüyorlar. | Open Subtitles | إنهم يقولون أني أحصل على معلومات داخلية على عدة صفقات اراضي |
Ve bütün şehrin arazisini elinde tutuyor, üç tane oteli var, büyük bir tane de limanda yaptırıyor. | Open Subtitles | ويملك اراضي في ,كل أنحاء المدينة وثلاثة فنادق ويملك قطعة كبيرة من مشروع التطوير الذي يجري في المرينا |
Kasabaya döndüğümde duydum ki, adamın Tahtakafa ve şu Prusyalı Chiricahua arazisini ayıran sınırı geçiyorlarmış. | Open Subtitles | سمعت بالقريه انك ساعدت " وودهيد " والــ "بالاروسي" لتجاوز الحدود الى اراضي الهنود الحمر |
Tıpkı bu hikayedeki kule gibi insanlar da farklı topraklarda yaşayıp böyle farklı diller konuşuyorlar | Open Subtitles | مثل البرج المخترع في تلك القصة هذا يفسر كيف يعيش الناس في اراضي مختلفة يتحدثون لغات مختلفة |
Amerika Başkanı yabancı topraklarda ölecek. | Open Subtitles | الرئيس الأمريكي سيموت على اراضي اجنبية |
Ülke dışında gizli bir üsse götürüp gelişmiş sorgu teknikleri uygularsak daha çabuk konuşturabiliriz. | Open Subtitles | سيدي، أعتقد أنه بوسعنا الحصول على إجابات بصورة أسرع لو كنتَ تنوي نقله من اراضي الولايات المتحدة إلى موقع أسود من أجل إستجواب أقوى |