Çünkü sandviçten bahsedebiliyorsun. Ama bu da kötü bir doğaçlama. | Open Subtitles | لأنك تستطيع التحدث عن الشطيرة والتي هي ارتجال سيئ أيضاً. |
Ama o oldu doğaçlama yapabilen bir kaç şey. | Open Subtitles | لكنها تمكنت من ارتجال بضعة أشياء بسيطة |
Bu bir makine bir doğaçlama. | Open Subtitles | هذه فقط قطعة من الأماكن ارتجال |
(Vokal) (doğaçlama) Thongo lam vuma, Thongo lam vuma, Thongo lam vuma, Thongo lam vuma. | TED | (ترنيم) (ارتجال) تونجو لام فوما، تونجو لام فوما، تونجو لام فوما، تونجو لام فوما. |
(doğaçlama) (Müzik sona erer) (Alkışlar) Thandiswa Mazwai: Herkese merhaba. | TED | (ارتجال) (انتهاء الموسيقى) (تصفيق) مرحباً بكم جميعاً. |
(Vokal) (doğaçlama) Soweto'daki halkım, Mozambique'deki halkım, Senegal'deki halkım. | TED | (ترنيم) (ارتجال) لأهالينا في سويتو، وأهالينا في موزمبيق، وأهالينا في السينغال. |
doğaçlama dedik. Kimse motor demez yani. | Open Subtitles | إنه ارتجال "لذا لا أحد يقول"ابدأ |
Farklı bir doğaçlama deneyelim. | Open Subtitles | ..لنحاول ارتجال آخر |
doğaçlama. | Open Subtitles | -بالطبع ستفعل ارتجال |
- Buna doğaçlama deniliyor. | Open Subtitles | -إن هذا يسمى ارتجال |
Bak, Berdie'ye doğaçlama kulübü açtın. | Open Subtitles | -اسمع لقد اعطيت (بيردي ) صف ارتجال |
doğaçlama. | Open Subtitles | ارتجال. |
Buna doğaçlama denir. | Open Subtitles | "يسمى "ارتجال |