"استوعبت" - Traduction Arabe en Turc

    • Anladım
        
    • fark ettim
        
    • Anladın
        
    • farkettim
        
    • özümsedim
        
    Daha sonra Anladım ki babamın uykuya dalmam için anlattığı hikaye, aslında kendi hikayesiymiş. TED ولقد استوعبت لاحقاً ان والدي كان يقص علي قصته هو
    Bu sözün ne demek istediğini bir ay önce eşim ve ben yeni ebeveyn olduğumuzda Anladım. TED استوعبت معنى هذه العبارة الحقيقي قبل شهر بالضبط عندما أصبحنا أنا وزوجتي والدين جدد.
    Daha çok şey öğrendikçe sporun ne kadar güçlü olduğunu fark ettim. TED وكلّما زاد اطّلاعي، استوعبت أكثر التأثيرَ الكبير للتمارين.
    Cinsiyetçiliği ve sorunlu olduğunu öğrettiğim kültürel normları güçlendirdiğimi fark ettim. TED استوعبت أنني أُطبق التمييز الجنسي والعادات التقليدية التي أدرسها كمشاكل.
    Anladın mı? Open Subtitles هل استوعبت هذا؟
    Fakat sonra farkettim ki, "Hayır, bu kesinlikle çimenlerin bizden istediği şey. TED لكني استوعبت بعد ذلك، لا هذا ما تريدنا الاعشاب أن نفعل
    Basit aritmetik işlemlerini özümsedim. Open Subtitles لقد استوعبت مبادئ علم الحساب
    İşte o anda nerede olduğumuzu Anladım. Rolümüzü Anladım. Open Subtitles استوعبت عندها أين نقف وفهمت دورنا في الحياة
    Tamam daha fazla anlatma. Anladım, geleceğim. Open Subtitles حسنا، لاتقولي أكثر من ذلك لقد استوعبت المهمة و سأقوم بها
    Ağrıyla yaşamaya çalışıyordum, ama Anladım ki yaşayamıyorum. Open Subtitles كنت أحاول التعايش مع الألم ولكنني استوعبت أخيراً أنه لا يمكنني
    Fakat ciddi bir uyuşturucu problemim olduğunu Anladım ve yardıma ihtiyacım var. Open Subtitles لكنني استوعبت مدى خطورة إدماني وحاجتي إلى المساعدة
    onun davası ve diğer şeyler Anladım ki ben de başından beri bunu söylemeye çalışıyordun zaten. Open Subtitles استوعبت فقط أن ذلك على الأرجح ما كنت تحاولين قوله طوال الوقت
    Sonra Anladım ki babama bu kadar fazla soru sormak muhtemelen hakkında konuşmak istemediği geçmişini karıştırıyordu çünkü acı veriyordu. TED ومن ثم استوعبت .. ان طرح الكثير من الاسئلة على والدي سوف يحرك في نفسه ذكريات لا يريد ان يتحدث بها او ان يتذكرها لانها كانت مؤلمة
    Kendi teşhisim üzerine düşündükçe "İyi insanların başına iyi şeyler gelir." fikrine sessizce katıldığımı fark ettim. TED كلما كنت أنظر إلى تشخيصي، استوعبت أكثر أنه كان لي نظرتي الخاصة في فكرة أن الأشياء الجيدة تحدث للناس الصالحين.
    Şu an fark ettim. Bunu söylememeliydim. Open Subtitles لم يكن يجدر بي قول ذلك ، استوعبت هذا للتو
    Daha sonra bunun benim hatam olduğunu fark ettim. İlgisizler listesi içimi kemiriyordu. - Makine nerede şimdi? Open Subtitles ،لقد كان مؤخراً، عندما استوعبت غلطتي قائمة الغير ذات صلة كانت تتغذى عليّ
    Hatamı sonradan fark ettim. İlgisizler listesi içimi kemiriyordu. Open Subtitles ،لقد كان مؤخراً، عندما استوعبت غلطتي قائمة الغير ذات صلة كانت تتغذى عليّ
    Anladın mı yoksa tatlıya geçelim mi? Open Subtitles هل استوعبت أم أعطيك التحلية؟
    "Çeviri" demek istiyorum, Anladın mı? Open Subtitles {\pos(192,210)}"أود منكِ أن تتلفظي بكلمة "ترجمة {\pos(192,210)}هل استوعبت الأمر ؟
    - Herşeyi Anladın mı Wilson? Open Subtitles - هل استوعبت هذا ياولسون ؟
    Şimdi farkettim ki sadece bir kere görüştük, öyleyse neden seni arıyorum ki? Open Subtitles الحين استوعبت اننا ما طلعنا الا في موعد واحد لذلك ليش تكون انت الشخص الي اكلمه؟
    biraz gecikmelide olsa artık arkadaşımın olmadığını farkettim Open Subtitles ولقد استوعبت ذلك متأخرا انه بالحقيقة لايوجد لدي اصدقاء
    Fae'lerle ilgili her şeyi özümsedim. Open Subtitles انا استوعبت جميع امور الفاي

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus