"اسلحه" - Traduction Arabe en Turc

    • silah
        
    • silahlar
        
    • silahları
        
    • silahı
        
    • silahlı
        
    • silahımız
        
    Ayakçıydım. Ben, ona şöförlük ederdim, onun için silah bulurdum... Open Subtitles كنت سائقا لدية اقوم بتوصيلة لأية مكان احضر له اسلحه
    Gafur yasadışı bir silah tüccarı, ve sende onun satıcısısın. Open Subtitles غافور هو تاجر اسلحه غير قانوني, وانت البائع التابع له.
    En çok altını ıslatanlar elinde silah olan adamlardır. Open Subtitles ساخبرك شيئا معظم من معهم اسلحه يتبولوا في فراشهم
    silahlar, cephane, uyuşturucu, nakit. Open Subtitles اسلحه ، ذخيره ، مخدرات ، نـقد انه مركز تسوق شامل
    Günümüz de kullanılan sıra dışı yüksek teknoloji saldırı silahları Open Subtitles وفقا لتقارير الشرطة قد استخدمت اليوم اسلحه ذات تقنيه عالية
    Çünkü diğer adamda da silah vardır. O da kendininkini çeker. Open Subtitles و عندما يكون الاخرون معهم اسلحه سنري من منهم قاسي
    Bu silah parçaları New York Eyaletince sözde imha edilecekti. Open Subtitles محمله باجزاء اسلحه كان سيتم التخلص منهم عن طريق حكومة الولايات المتحده
    Hafiye! Çirkin durumlarda silah şart. Ben de silahlandım! Open Subtitles ايها الحذاء المطاطي انت في موقف سيئ ، انا لدي اسلحه
    silahları olmayanlar bulabileceğiniz her şeyi silah olarak kullanın. Open Subtitles هما نفس الشئ ولكن بدون اسلحه عليك ان تسلح نفسك
    Bir düzine adam görüyorum. Bazıları silah taşıyor gibi. Open Subtitles انا ارى دسته من الرجال يبدون كما لو انهم يحملون اسلحه
    Seni tanımıyorum. Onu tanımıyorum. silah istemiyorum. Open Subtitles انا لا اعرف من انت و لا اعرف من هو و لا اريد اى اسلحه هنا
    Ama çok soğuktu. Herkes silah taşıyor ve çorba kokuyordu. Open Subtitles وكان باردا والجميع كان يملك اسلحه ورائحته كالشوربه
    Sözcükleri silah olarak kullanan, ve fikirleri balta gibi savuran çocuklar, Open Subtitles الكلمات البدائية للاطفال مثل اسلحه والافكار البدائية مثل الفؤوس
    Ağabeyi, Los Angeles'taki çetelere otomatik silahlar sağlamış bir topçu subayı olabilir. Open Subtitles لدينا رقيب عسكري مُتخَفٍ ربما كان يأمن اسلحه أوتوماتيكيه لعصابات "لوس آنجيليس".
    Deneysel biyolojik silahlar geliştirilen devasa bir yeraltı laboratuvarı. Open Subtitles مختبر ضخم تحت الارض , يُطور اسلحه فيروسية تجريبية
    Ama hala yeni silahlar ve adamlar alamadık. Open Subtitles هنالك الكثير من المفوضات الروسيه لكن لحد الان,لم تصلنا اي قوافل بها اسلحه جديده
    Elimize ulaşan son bilgilere göre büyük miktarda izinsiz silahları var. Open Subtitles أستخبراتنا الحديثه تقول انهم يملكون اسلحه محظوره
    Şu hesabı keselim daha ilkel silahları kullanarak. Open Subtitles دعينا نحسم النتيجه بإستخدام اسلحه بدائيه
    Bizden daha çok silahı ve adamı olan bir orduyla çarpışıyoruz. Open Subtitles نحن نحارب جيش لديه اسلحه اكثر مما لدينا, رجال اكثر مما لدينا.
    O zamanlar tecavüz , oğlanclılık , silahlı saldırı , uyuşturucu , otomatik silah kaçakçılığı suçları vardı. Open Subtitles متهم بالإغتصاب والسرقه وحيازه اسلحه ناريه
    Orduya katılınca, silahımız olur. Böylece kimse bize saldırmaya kalkışmaz. Open Subtitles في الجيش سوف يكون لدينا اسلحه ومع الاسلحه لن يستطيع احد مهاجمتنا

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus