"اشتقتُ" - Traduction Arabe en Turc

• özledim
• özlüyorum
• özlemişim
• özlemiştim
• özlediğimi
• özlediğim

Gerçekten hepinizi özledim. Ayrıca yağmur yağacak gibi.
اشتقتُ إليكم يا أصدقاء، يبدو أنّها ستمطر

Duştan çıktığın zaman saçlarının o kokusunu özledim.
اشتقتُ إلى رائحة شعركِ عندما تخرجين من الدش

Koltuğun üstünde yatmış edepsiz kanallar izlerken, dövmeni parmağımla okşamayı özledim.
اشتقتُ إلى تتبّع وشمكِ.. بإصبعي بينما نحنُ مستلقين على الأريكة نشاهد برامج مملة..

Saat 3'deki sessizliği özlüyorum. Sadece...hiçbir şey aynı gitmiyor.
اشتقتُ إلى الصمت في المنزل عند الثالثة لا شيء يحدث

Evet ama döndüm. Sokağı özlemişim.
نعم، لكنني عدتُ، وقد اشتقتُ لهذا الشارع.

İtiraf etmeliyim, satranç maçlarımızı özledim. Nerelerdeydin?
يجب عليّ الاعتراف، لقد اشتقتُ لمُبارايات الشطرنج، أين كنت تُخفي نفسك؟

Böyle olmamı istemediğinizi biliyorum ama evimizi özledim.
أعلم إنكما لا تريداني أن أتواجد هنا، لكنني اشتقتُ للمنزل

Onu nerede sakliyordun? -Karimdan geri istedim. cok özledim.
جعلتُ زوجتي تعيده إليّ, اشتقتُ إليه

Dizlerinin arkasındaki kıvrımları özledim.
اشتقتُ إلى الطويّات خلف ركبتكِ

Sesini özledim gibi.
تعلمين، لقد اشتقتُ لصوتكِ نوعاً ما

Seni özledim, benim ciddi arkadaşım. Harika bir adamla tanıştım.
لقد اشتقتُ لكِ لقد قابلتُ رجلاً رائعاً

Gelip bir merhaba diyeyim dedim. Seni özledim.
جئتُ لإلقاء التحيّة فقط اشتقتُ إليك

Vücudunu yanımda hissetmeyi özledim...
اشتقتُ لأن أحظى بجسدك بالقرب مني.

Aman Tanrım. Seni çok özledim.
يا الهي لقَد اشتقتُ لكِ كَثيراً.

Ben de seni özledim.
أعلم ذلك، أنا أيضاً اشتقتُ إليكَ.

Seni çok özledim.
مرحبًا عزيزي .أتمنى أنك بخير، اشتقتُ لك

Yürüyüş yaptığımız ormanları özledim.
قد اشتقتُ للغابة التي كنا نتجول فيها

Seni çok çok çok özledim.
اشتقتُ إليكِ، اشتقتُ إليكِ كثيراً

- Evet. Oradan bir iş teklifi aldı ve ben de ailemi çok özlüyorum.
حصلتُ على عرض عمل هناك، وقد اشتقتُ للوطن كثيراً.

Bilmiyorum.İnsanlarla aşk yapmayı özlüyorum.
لا أعلم. اشتقتُ إلى إظهار الحب للناس

Sahnede olmayı, ve şarkı söylemeyi çok özlemişim.
أجل، مُجرّد أن أكون علىمسرحمرّةأخرى.. وأغنّي، اشتقتُ لهذا

Alicia vermişti sana. Aldım çünkü onu özlemiştim. Özür dilerim.
لقد أعطتكِ (إليشيا) إيّاه ولقد أخذته لأنّي اشتقتُ إليها، أنا آسف

Teşekkür etmek istiyorum. Yemek pişirmeyi ne kadar özlediğimi fark etmemişim.
أودُّ أن أعبّر لكَ عن عميق إمتناني، فإنّكَ جعلتني أُدركُ كم اشتقتُ للطهي.

Bekle, gerçekten burada mısın, yoksa öbür tarafta seni özlediğim için bunu hayal mi ediyorum?
انتظر، أأنت هنا حقاً، أم أنّي أتصوّرك وحسب لأنّي اشتقتُ لك في الآخرة؟