Her neyse, buraya gelip gözlerimi kontrol ettirmem için ısrar etti. | Open Subtitles | على اي حال اصر على ان ادخل الى هنا وافحص عيني |
Mahkumlara çok sayıda gardiyan verilmesi konusunda ısrar etti. | Open Subtitles | اصر على عدد كبير من الحراس بالنسبة للسجناء |
Mahkumlara çok yüksek derecede gardiyan konusunda ısrar etti. | Open Subtitles | اصر على عدد كبير من الحراس بالنسبه للسجناء |
Maalesef, Templeton bu konuda ısrar ediyor. | Open Subtitles | -آسف جلالتك, اخشى ان "تيمبلتن" اصر على هذا |
Bu konuda ısrar etmeme izin verilmelidir. | Open Subtitles | يجب ان اصر على ذلك. |
- Israr ediyorum. - Pekala. Teşekkürler. | Open Subtitles | ـ انا اصر على ذلك ـ حسنا شكرا |
Hayır, hayır Rita. Israr ediyorum. | Open Subtitles | . لا ، لا ، لا . ريتا) ، انا اصر على ذلك( |
Her şeyi kendisi yapmakta ve bütün masrafları karşılamakta ısrar etti. | Open Subtitles | لقد اصر على عمل كل شي بنفسه ويتحمل كافة التكاليف. |
Yemekteyken bizi pencere kenarına oturtmak istediler ama en kötü masada oturmak için ısrar etti ve sırtını köşeye verdi. | Open Subtitles | عندما كنا في العشاء ارادوا ان يجلسونا قرب النافذة لكنه اصر على الجلوس في أسوء طاولة في المطعم |
Essex saray ahalisinin huzurunda sahnelenmesine ısrar etti. | Open Subtitles | اسيكس اصر على ان تعرض فقط لكي يذلني امام البلاط الملكي |
Ama yok. Şehre taşınmakta ısrar etti. | Open Subtitles | لاكن,اوه ,لا,انه اصر على الانتقال للمدينة |
Elçi Bey, özel görev yerleşkesinde kalmak için ısrar etti. | Open Subtitles | السفير سوف يبقى في مقر البعثة الخاصة وقد اصر على هذا |
- Kabul ediyoruz. - Israr ediyorum. | Open Subtitles | - نوافق انا اصر على ذلك |
Israr ediyorum. | Open Subtitles | اصر على ذلك |
Dosyaları aldığını itiraf etti ama elemanlarına isimsiz bir şekilde geldiği ve bunları çok az kullandıkları konusunda ısrar etti. | Open Subtitles | لقد اعترف باستلامة الملفات ولكنه اصر على انه وصل الى العاملين معه من شخص غيرمعروف وانهم بالكاد تصرفو على اساس ما وصلهم |
Çocuğumun verasetinden feragat etmem konusunda ısrar etti. | Open Subtitles | لقد اصر على ان اتخلى عن ارث اولادى |