O ve ahmak kafa arasında. Ben de kapatmak zorunda kaldım. | Open Subtitles | هو وذلك الأحمق ذو العين المائلة لذا اضطررت إلى إيقاف اللعب |
Üstümü değiştirmek için kızların tuvaleti boşaltmasını beklemek zorunda kaldım. | Open Subtitles | اضطررت إلى الإنتظار حتى يغادرن الفتيات غرفة السيدات كي أغير |
Bunu yapmak için neden bu kadar uzağa gelmen gerekti? | Open Subtitles | لماذا اضطررت إلى المجيء من هذه المسافة لكي تحقق ذلم |
- Emin olmam gerekiyordu. - Siz de okula gittiniz. | Open Subtitles | ـ اضطررت إلى تفقد الأمر ـ لذا ذهبت إلى الجامعة |
Geçen yıl vermek zorunda kaldığım en zor karar saç stilimin nasıl olacağıydı. | Open Subtitles | أصعب قرار اضطررت إلى اتخاذه في العام الماضي كان أية تصفيفة شعر علي اختيارها |
Gövdesindeki her bir hücreyi sökmem gerekse bile... | Open Subtitles | حتى لو اضطررت إلى تمزيق جسدها كل قطعة في المرة |
ama resmi bir soruşturma için, mahkeme emri almam Gerekirse, alacağım. | Open Subtitles | لكن إن اضطررت إلى استصدار أمر من المحكمة سأفعل |
Kendimi gizlemek zorunda kaldım. Refakatsiz saraydan ayrılma iznim yok. | Open Subtitles | اضطررت إلى التنكر، فليس مسموحاً لي مغادرة القصر دون حراسة |
Bilgiye sahip olan işbirliği yapmak istemedi işbirliği yapan ise hiçbir şey bilmiyordu bu yüzden doğaçlama yapmak zorunda kaldım. | Open Subtitles | حسنا، شخص مع المعلومات غير راغب في التعاون والشخص الراغب في التعاون لم يكن لديه معلومات، لذلك اضطررت إلى الارتجال |
Doğduğu gün çağrı geldiğinde izne ayrılmak zorunda kaldım. | TED | عندما تلقيت مكالمةً هاتفية، في يوم ولادته، اضطررت إلى أخذ إجازة من العمل. |
Bebeğim bir aylık olmadan işe geri dönmek zorunda kaldım ve haftada 60 saat çalıştım. | TED | اضطررت إلى العودة إلى العمل قبل أن يبلغ طفلي شهرا، لأعمل 60 ساعة في الأسبوع. |
Bu yüzden bir yıllığına gitmeyi kabul etmek zorunda kaldım. | Open Subtitles | لقد اضطررت إلى الموافقة .للذهاب بعيداً لمدة عام |
Tasarım geçmişine dair bir kaç kavramı ortadan kaldırmam gerekti. | TED | لقد اضطررت إلى القيام به بعيداً مع بضعة مفاهيم التصميم السابقة. |
Bir yıl önce geçen Noel arifesinde... 150 Komançiyi kutsal mezarlarından çıkarmam gerekti. | Open Subtitles | هل تعلمين أن عشية عيد الميلاد العام الماضي اضطررت إلى نقل 150من من هنود الكوماتش خارج المقبرة المقدسة الخاصة بهم |
Kızılcık alabilmek için yaşlı bir kadını dövmem gerekti. | Open Subtitles | اضطررت إلى ضرب عجوز بالعصا لأحصل على الصلصلة |
Hiç sorun değil. Mahkemeye gitmem gerekiyordu. | Open Subtitles | ، لم يكن هناك متاعب اضطررت إلى الذهاب للمحكمة اليوم |
Zehri boşaltmak için ciğerlerini suyla doldurmam gerekiyordu. | Open Subtitles | لقد اضطررت إلى ملئ رئتيك بالماء لطرده للخارج |
Kovalayanın sen olduğuymuş gibi davranmak zorunda kaldığım an. | Open Subtitles | الجزء عندما اضطررت إلى التظاهر بأنك تطاردني |
Ta ki 911'i aramak zorunda kaldığım o geceye kadar, O elleriyle boğazımı sıktığı sırada. Gerçekten mi? | Open Subtitles | حتى ليله ان اضطررت إلى الاتصال بالطوارئ بينما يداه حول عنقى حقاً؟ |
İçini dışına çıkarmam gerekse de, doğruyu öğreneceğim. | Open Subtitles | ولكن لدي فتاة أنا أعرف الحقيقة, حتى ولو اضطررت إلى قطع. |
Gerekirse kendini dövmen gerekecek. | Open Subtitles | أحضرها بنفسك لو اضطررت إلى الشارع التجاري موقع 986 |
Onun güçlerini mecbur kalmadıkça kullanmadım. | Open Subtitles | أنا لم أستخدم قواها إلا إذا اضطررت إلى ذلك |
Yapmak zorundaydım. Sana tam erişim hakkı vardı. | Open Subtitles | اضطررت إلى ذلك ، كان لديها جميع الصلاحيات للوصول إليك |
Bu canlarını almam gereken üç ebeveynle elde edebileceğim bir şey. | Open Subtitles | وهذا الدور يمكن شغله بواسطة الثلاثة آباء الذين اضطررت إلى خطفهم |