Neden ki? Seni bırakmak zorunda kaldığımda çok üzülmüştüm. | Open Subtitles | وكنت أشعر بالحزن الشديد عندما اضطُررت لترككِ |
Getirmek zorunda kaldım. Resepsiyondaki kızın ödü kopuyordu. | Open Subtitles | اضطُررت لذلك، موظّفة الاستقبال مذعورة جدًا لئن تحضرهم. |
Geçen sefer beni dahil etmediğinde, Oğlumu uzağa göndermek zorunda kaldım | Open Subtitles | في المرّة الأخيرة التي لم تطلعيني فيها على التطورات اضطُررت لإبعاد ابني |
Vurmak zorundaydım, oradan kaçmak zorundaydım. | Open Subtitles | اضطُررت لذلك، كان عليّ أن أخرج من ذلك المكان. |
Dostum, ben 18 yıl boyunca onunla yaşamak zorundaydım. | Open Subtitles | يا صاح,انا اضطُررت للعيش معها لمدة 18 عام |
Mükemmellik yolunda üstesinden gelmek zorunda olduğun bir problem olma durumumu çok sevdim. | Open Subtitles | يروقني أنّني المشكلة التي اضطُررت لتجاوزها في سبيلك نحو العظمة |
Ekspres kasada, yaşlılarla savaşmak zorunda kaldım. | Open Subtitles | اضطُررت لمنافسة رجل على صف الحسابات |
Oradan çıkmak için yapmak zorunda kaldığın bazı şeyleri gördüm ve hoş değildi. | Open Subtitles | {\fnArabic Typesetting}أبصرتُ بعضًا ممّا اضطُررت لارتكابه كي تخرج حيًّا، لم يكُن جميلًا. |
Ama eğer zorunda kalırsam bunu kendim halletmem gerekir. | Open Subtitles | ولكن إذا اضطُررت, سأصلح الأمر بنفسي |
Seni öldürmek zorunda kalırsam, tereddüt etmem. | Open Subtitles | إن اضطُررت لقتلك، فسأفعل |
- Onu durdurmak zorunda mı kaldın? | Open Subtitles | -هل اضطُررت لردعها؟ |
Bunu yapmak zorundaydım. | Open Subtitles | اضطُررت لفعل هذا |