"hızla geri ödediğin müddetçe, hiçlikten enerji ödünç alabilirsin" der. | Open Subtitles | استعارة الطاقة من لا شيء، طالما يمكنك اعادتها بسرعة كافية. |
Vali onu geri almak için imza atar diye hesabımda güvenlik alarmı oluşturmuştum. | Open Subtitles | لدي أنذار أمني في حسابي في حالة قيام الحاكم بتوقيع لـ اعادتها هنا |
Bazı tamiratlar yapabilirim ama ona asla hayatını geri veremem. | Open Subtitles | أستطيع إجراء إصلاحات ولكن لا يمكنني أبدا اعادتها للحياة كما كانت |
Kız Moher'in uçurumundan atlamıştı ve rüzgar onu geri getirmişti.. | Open Subtitles | هذه الفتاة قفزت من على منحدرات "موحر "والرياح اعادتها ثانية |
Diyordum ki, acaba tekrar girebileceğin bir sınav gibi midir bu? | Open Subtitles | أتساءل إذا ما كان من الاختبارات التي يمكن اعادتها. |
Saati Donato'ya götürüp, tamir ettirmek ve buraya geri getirmek. | Open Subtitles | تأخذى الساعه الى دوناتو, وتجعليه يصلحها,ثم اعادتها. |
Bağlanmak yok bir saat sonra mağazaya geri gidecekler. | Open Subtitles | لا تلعبوا كثيرا سيتم اعادتها للمتجر بعد ساعة |
Şimdi, eğer senin şu özün onu geri getirmezse, ben payımı alıp buradan gideceğim. | Open Subtitles | الان حيويتك تلك لا تستطيع اعادتها للحياه انا هنا لاحصل علي المال وأغرب عن ذلك المكان |
İstediğin ayrıntıyı durdurabilir, geri sarabilir ya da yavaşlatabilirsin. | Open Subtitles | تستطيع ايقاف بعض الصور او اعادتها أوعرضها ببطء لابراز التفاصيل التي تريدها |
Malesef ehliyetim yanımda yok. Eski karım aldı ve geri vermiyor. | Open Subtitles | في الواقع أنا لا أحملها انها مع زوجتي السابقة وترفض اعادتها لي |
Evet, kız o şeyin kardeşi olduğunu ve kendisini geri götürmeye çalıştığını iddia ediyor. | Open Subtitles | اجل والفتاة تدعي انه اخاها وهو يحاول اعادتها |
Parasource bütün silahları Amerika'ya geri getirebilmek için satıyor. | Open Subtitles | لقد كانت تبيع الأسلحة بدلاً من اعادتها للولايات المتحدة. |
Julia Walsh Ortadoğu masasını çalıştırmak için onu geri getiriyor. | Open Subtitles | جوليا الش اعادتها لتشغيل مكتب الشرق الأوسط |
Çünkü görünüşe göre birileri kütüphane kartımı haberim olmadan kullanıp kitapları geri götürmemiş. | Open Subtitles | لانه على ما يبدو كان احدهم يستخدم بطاقتي المكتبية بدون علمي ويستعير الكتب دون اعادتها |
Karl'dan milyon kez geri getirmesini istedim ama beni hiç ciddiye almadı. | Open Subtitles | سألت كارل اعادتها عدت مرات، لكنه دائما كان يرفض |
Onu yetmiş iki saat içinde geri götürmesi gerekiyor. | Open Subtitles | وواجبه هو اعادتها خلال 72 ساعة او شئ من هذا القبيل |
Parasource bütün silahları Amerika'ya geri getirebilmek için satıyor. | Open Subtitles | لقد كانت تبيع الأسلحة بدلاً من اعادتها .للولايات المتحدة |
Birincisinde bir parmak ya da kulak gibi... ufak bir ekstra ile geri verirsin. | Open Subtitles | الخيار الأول هو اعادتها مع زيادة قليلة أو أخذ أصبع، أذن أو لا تعلم |
Gözetim Odası Bir'in kameraları devre dışı, ve tekrar devreye alamıyorum. | Open Subtitles | الكامرا في غرفة العزل الأولى انقطعت, ولا أستطيع اعادتها |
Onu tekrar operasyona gönderdiğine göre, aklında mutlaka bir şey olmalı. | Open Subtitles | لابد أن تكون لديك بعض المشاعر حول اعادتها الى الميدان |
Zehrin yenileme işlemini yapabilmesi ve birbirine kaynatması için kemiklerini tekrar ayırmalıyım. | Open Subtitles | يجب ان أكسر العظام مرة آخرى لكيّ يساعدها السّم على اعادتها ليلحمهما معاً بضعف القوة |