Eskiden okula gitmeden arkadaşım Carol'la buluşur sevgilimle buluşmaya giderdik. | Open Subtitles | اعتدت على تلبية صديقي كارول قبل المدرسة، تذهب لتلبية صديقي. |
Ama Eskiden her Pazar onu izler ve onun gibi olmaya çalışırdım. | Open Subtitles | ولكنى اعتدت على رؤيته كل أحد فى التلفاز , وكُنت أحتذى بأسلوبه |
Kurulum Kılavuzu Hayal kırıklığına uğradım. Evde bir şeylere gelmeye alıştım. | Open Subtitles | أنا خائبة الظن جداً فقط اعتدت على العوده للمنزل لشيء ما |
Senin şeylerinin arasında fakir olmaya alıştım ama kendi istediğim şeyler arasında değil. | Open Subtitles | اعتدت على كوني فقيرة حول اشيائك و لكن ليس حول الأشياء التي أريدها |
Ama ben bir şey söylemedim anne. Ama ben bunlara alışkınım! Hayatım boyunca embesillerle savaştım. | Open Subtitles | لقد اعتدت على هذا على أية حال عندي نقد كامل لحياتي |
Ben bir şakayıkta yaşıyorum ve sokmalara alışığım. | Open Subtitles | انا اعيش فى شقائق النعمان وقد اعتدت على هذا النوع من اللدغات |
Denver'da postacı olarak çalıştığım için, her gün yürümeye alışmıştım. | Open Subtitles | خلال عملي كساعية بريد في دينفر اعتدت على المشي يومياً |
Sonra fark ettim ki ben de Eskiden böyle yapardım. | Open Subtitles | ثمّ أدركت أنّ هذا هو بالضبط ما اعتدت على فعله |
Eskiden, oh, tamam, üstümü giyeyim, bir sürü makyaj yapayım, televizyona gideyim, haberler hakkında konuşayım derdim. | TED | اعتدت على الاعتقاد، أوه، حسنا، أن ألبس، وأضع الكثير من الماكياج، وأظهر على التلفزيون، وأتحدث عن الأخبار. |
Eskiden böyle şeyler yapardım. | Open Subtitles | اعتدت على فعل مثل هذه الأمور هكذا لماذا؟ |
Eskiden dama oynadığımız bir dostumu arıyorum. | Open Subtitles | أنا تبدو 'لرفيق اعتدت على اللعب مع لعبة الداما . كنا مشددة. |
Bir açıdan, buna alıştım ve bir parçasını kabul ettim. | TED | وبطريقة ما، اعتدت على هذا المفهوم وقبلت جزءا منه. |
Ben ara sıra aldatılmaya alıştım, ama gitmesine dayanamam. | Open Subtitles | لقد اعتدت على خيانتها لي بعض الأحيان.. لكن لا يمكنني تحمّل رحيلها. |
Bilmem. Yıllar geçtikçe buna alıştım herhalde. | Open Subtitles | لا أعلم ، لقد اعتدت على ذلك بمرور السنين. |
Manzaraya alıştım. Dikkatimi çekmiyor. | Open Subtitles | لقد اعتدت على المنظر, لم يعد يعني لي شيئاً |
Üç yaşında onunla yaşamaya başladım, alışkınım. | Open Subtitles | لقد ذهبت للعيش معه عندما كنت بالثالثة لقد اعتدت على هذا |
Üç yaşında onunla yaşamaya başladım, alışkınım. | Open Subtitles | لقد ذهبت للعيش معه عندما كنت بالثالثة لقد اعتدت على هذا |
Ben futbol topuna alışığım, ama şansımı denemek istedim. | Open Subtitles | لقد اعتدت على تصويب الكرات .ولكننى كنت اُفكر ان اٌجرب هنا |
Hastalarımın bana yalan söylemesine alışığım, meslektaşlarımın değil. | Open Subtitles | لقد اعتدت على أن يكذب علىّ مرضاى ، ليس زُملائي |
Bunlara alışmıştım. Çok dikkat etmezdim. | Open Subtitles | وقد اعتدت على سماع هذا, ولم أعد أوليه اى اهتمام زائد |
Öyle fakat sahaya pür dikkat çıkmaya alışığımdır. | Open Subtitles | أجل ، لكني اعتدت على التواجد في الميدان وأشعر بالسيطرة الكاملة هُناك |
Başka yaşayan ruhların belleklerinin arasında yürümek... - Buna alışık mısın? | Open Subtitles | المشي وسط ذكريات شخص آخر هل اعتدت على هذا أبداً ؟ |
Her şeyin istediğin gibi olmasına alıştın ama herkes için de olmasını sağlayamazsın. | Open Subtitles | أعلم أنّك اعتدت على فعل ما تريد ولكن ليس بوسعك أن تصحّح أمور الجميع |
Çünkü elim annem ya da manzaralar gibi sevmediğim şeyleri çizmeye alışmış. | Open Subtitles | وأنا اعتدت على رسم الأشياء التي أكرهها مثل أمي والمشاهد الطبيعية |
Ben çocukken babamla beraberken her zaman bunu kullanırdım. | Open Subtitles | اعتدت على فعل هذا مع أبي طوال الوقت عندما كنت طفلاً |