bulduğumuz bir diğer şey katılımcıların sevmeye yönlendirildikleri alternatifi daha sonra tercih etmeleriydi. | TED | وما اكتشفناه أيضًا هو أن المشاركين كثيرًا ما يفضلون عكس الاختيار، الذي جعلتهم يعتقدون أنهم اختاروه. |
İlk bulduğumuz şey dünya dışı olmadıklarıydı çünkü DNA'larını Dünya üzerindeki her şeyle eşleştirebildik. | TED | لذلك أول شيء اكتشفناه أنها ليست أجنبية، لأننا يمكن أن نطابق حمضها النووي مع كل شيء آخر على الأرض. |
Birçoğumuzun bir marka gibi değil de, bir akım gibi hareket etmek istediğini keşfettik. | TED | وما اكتشفناه هو أن العديد منا يبحثون عن إذن للتصرف أقل مثل العلامات التجارية وأكثر مثل الحركات. |
Ancak keşfettik ki, buna parelel olan bir ikinci sistem daha var, ve bu sistem tüm bakterilerde ortak. | TED | ولكن هذا النظام يعمل بتواز مع نظام آخر اكتشفناه وهو نظام شامل. |
Böylece bir yığın veriyi analiz ettikten sonra keşfettiğimiz şey şuydu; işsizlik ve sefalet 2011 Arap ayaklanmalarının tek sebebi değildi. | TED | إذن بعد تحليل أكوام من البيانات، ما اكتشفناه كان هذا: البطالة والفقر لوحدهما لم يؤديا للانتفاضات العربية في 2011. |
Neyse ki erken fark ettik de çok maruz kalmadın. | Open Subtitles | لحسن الحظ, لقد اكتشفناه مبكرا, مما قلل من خطر تضررك |
Öğrendiğimizi varsayalım. bulduğumuz şey hoşumuza gitmeyebilir. | Open Subtitles | لنقل ذلك، هناك احتمال ألا يعجبنا ما اكتشفناه |
Ancak işin iyi tarafı, Glastonbury mağarasında bulduğumuz bu metine göre, bulduğumuz Eskiler cihazının, galaksilerarası iletişim sağlayabilme ihtimali var. | Open Subtitles | ولكن.. بحسب النص الذي وجدناه.. فإن جهاز القدماء الذي اكتشفناه.. |
Anlamalısınız, bulduğumuz şeyi öğrenmek isteyenler oldu. | Open Subtitles | كما ترى ، كثير من الناس يريدون معرفة ما الذي اكتشفناه |
Ve bu grafiğin anlamı bile yok, sahte bir bilgi. bulduğumuz şey -- | TED | وهذا الرسم لا يعني اي شيء, إنها بيانات مزيفة الذي اكتشفناه هو-- |
Kırmızı renkteki 25. bölge olarak gördüğünüz aşırı aktif alanlar diğer bulduğumuz şeydi ve 25. bölge beynin hüzün merkezidir. | TED | الشيء الآخر الذي اكتشفناه كان منطقة ذات نشاط زائد، منطقة رقم 25، تبدو هنا في الأحمر و منطقة رقم 25 هي مركز الحزن في الدماغ |
bulduğumuz bir şey, şirketlerin sadece yüzde ikisi paralel olarak, aynı zamanda etkin şekilde keşif ve faydalanma yapabiliyor. | TED | لذلك الشيء الوحيد الذي اكتشفناه هو أن فقط اثنين بالمائة من الشركات قادرة على الاكتشاف والاستثمار بفعالية في نفس الوقت، وبشكل متوازي. |
Çok fazla kaymasını sağladığımızda ise işte bunu keşfettik. | TED | إذا جعلناه ينزلق مسافة كبيرة، هذا ما اكتشفناه |
Bize bekaretle ilgili anlatılan hikâyelerin iki anatomik efsaneye dayandığını keşfettik. | TED | ما اكتشفناه هو أن القصة المشهورة التي رُويت لنا حول عذرية الأنثى ترتكز على خرافتين في علم التشريح. |
Zaten biz bunları keşfettik | Open Subtitles | و الطاقة خُثِّرَت إلى أشكالٍ من المادّة، الكثير منها قد اكتشفناه آنفاً، |
keşfettiğimiz ilk şey, bir erkek ile dişi bu şekilde beraber olduktan sonra, bütün geceyi beraber geçiriyorlar. İçeriye neler olup bittiğine baktığımızda, ateş böceğinin cinsel ilişkisinde şaşırtıcı, yeni bir dönüm noktası keşfettik. | TED | أول شيء اكتشفناه أنه عندما يشتبك الذكر والأنثى هكذا يظلان على هذا الحال طوال الليل، وعندما نظرنا إلى الداخل لنرى ما قد يحدث، اكتشفنا انحراف مفاجئ جديد طرأ على الجنس عند اليراعات. |
Öğrencilerimiz beraber oturur; Siyah çocuklar ve beyaz çocuklar, çünkü dünya klasında bir çevre yaratıp, onlara dünya klasında davrandığınızda, onların da size bu şekilde davranışlar göstermeye eğilimli olacaklarını, ve ırkçılık sorununu da bu şekiilde çözebileceğimizi keşfettik | TED | لدينا تلاميذ يجلسون معا، أطفال سود و بيض و ما اكتشفناه انه يمكنك حل مشكلة العنصرية عن طريق خلق بيئة ذات طراز عالمي لان الناس سيميلون الى اظهار سلوك ذو طراز عالمي ان عاملتهم بهذه الطريقة. |
Bunu yaparken keşfettiğimiz şey insanların sosyal değişimlerde bağımlı kanaryalar gibi oldukları. | TED | عند القيام بذلك، ما اكتشفناه هو أنّ البشر يشبهون طيور الكناري في التفاعلات الاجتماعية. |
Size bahsedeceğim çalışmada, işbirliği yaptığım kişiler dirilen bir bitkide keşfettiğimiz kuraklık uyarılmış başlatıcıları kullandılar. | TED | و في الدراسة التي سأتكلم عنها، وضع معاونيّ مشغلا يعمل بالجفاف، اكتشفناه في نبات مقاوم للجفاف. |
keşfettiğimiz kadim kişisel güç alanıyla korunacaktı. | Open Subtitles | والذي سيتم حمايته بواسطة قوة شخصية قديمة للحقل الذي اكتشفناه |
Uzun zaman önce fark ettik fakat onu sokağa koymak istemedik. | Open Subtitles | نحن اكتشفناه منذ وقت طويل ولكننا لم نرد ان نرميه في الشارع |
Ama biz, fark ettik ki her birimiz, cicili-bicili... d ...üzerinde yürümek gibi. d ...ve beleşçi ve uyuz, ama yakışıklı bir uyuz ve yangın başlatan... d Üzerinde yürümek gibi d | Open Subtitles | لكن ما اكتشفناه أن كل واحد منّا على نياتها والاستغلالي وأحمق أحمق وسيم |