Beyaz bir adam aniden beliriyor ve onun büyük-büyük-büyükbabasının köleleri olduğunu ve büyük-büyük-büyük-büyükannemizin o kölelerden biri olduğunu öğrendik. | TED | فظهر رجل أبيض اكتشفنا أن أسلافه كانوا يملكون عبيدًا، وأن جدتي الكبرى كانت واحدة منهم. |
Çünkü anahtarın, kanın olduğunu öğrendik. | Open Subtitles | لأننا اكتشفنا أن دماءك هي المفتاح للمفتاح |
Virüsün değiştirilmiş olduğunu öğrendik, başka bir bileşikle birleştirilmiş. | Open Subtitles | اكتشفنا أن الفيروس كان معدلاً ممزوج بمركب آخر |
Bilmeceye yanlış cevap verdiğinde ölüm ve yaşamı aşma gücü olduğunu keşfettik. | Open Subtitles | اكتشفنا أن لديها القوة لتتفوق على الحياة والموت لقد كان عرضاً مذهلاً |
Evrenimizin atalarımızın düşündüğünden çok daha büyük olduğunu ve hayatın, aksi taktirde ölü olacak bir evrende ufacık ve belli belirsiz bir sapma olduğunu keşfettik. | TED | لقد اكتشفنا أن كوننا أعظم بكثير مما تصوره أسلافنا وأن الحياة تبدو وكأنها اضطراب صغير غير محسوس على كون ميت. |
Daha sonra anladık ki benzin çöp torbalarını deliyormuş. | Open Subtitles | ثم اكتشفنا أن الوقود يتأكل أكياس القمامة |
keşfettik ki, dişiler erkeklerin ışık sinyallerini hangi erkeğin daha büyük hediye vereceğini önceden kestirmek için kullanıyor çünkü bu hazine dişilerin daha fazla yumurtlamasına ve sonuç olarak da gelecek nesillere daha fazla katkı sağlamasına yardımcıdır. | TED | اكتشفنا أن الأنثى تستعين بإشارات الذكر المضيئة في محاولة لمعرفة من مِن الذكور لديه الهدية الأكبر، لأن هذه البهرجة تساعد الأنثى على وضع مزيدٍ من البيض لتتمكن في النهاية من بث نسلها في الجيل القادم. |
Swaziland'da Barış Gönüllüleri adına çalışırken kıtada en fazla HIV virüsü bulaştıranların kamyoncular olduğunu öğrendik. | Open Subtitles | عندما كنت متطوّعة في (سوازيلاند)، اكتشفنا أن سائقي الشاحنات أكبر ناقلي داء السيدا في القارّة |
Evet, Amanda'nın Montreal'de olduğunu öğrendik. | Open Subtitles | أجل، اكتشفنا أن (أماندا) في (مونتريال). |
Amanda'nın Montreal'de olduğunu öğrendik. | Open Subtitles | اكتشفنا أن (أماندا) في (مونتريال). |
Ortak karara vardıktan sonra grupların ortalama cevaplarının bireysel karar ortalamasından daha doğru olduğunu keşfettik. | TED | اكتشفنا أن متوسط إجابات المجموعات بعد أن توافقوا في الآراء كان أكثر دقة من متوسط جميع الآراء الفردية قبل المناقشة. |
Ay'da güç çekirdekleri olduğunu keşfettik. | Open Subtitles | لقد اكتشفنا أن نواة الطاقة كانت على القمر |
Süper gücünün parasızlık olduğunu keşfettik. | Open Subtitles | اكتشفنا أن قواه الخارقة هي الفقر. |
Güneşin de mevsimlerinin olduğunu keşfettik. | Open Subtitles | لقد اكتشفنا أن الشمس لها مواسم |
Önceleri biz de bu yüzden endişelenmiştik ama bir hafta sonra döllenmiş hücrelerin %90'ının hayatta olduğunu keşfettik. | Open Subtitles | هذا كان مثيرًا للقلق في البداية، %لكننا اكتشفنا أن 90 من الخلايا المزروعة تظل حية بعد أسبوع. |
Deneme yanılma yöntemiyle anladık ki, Phil'in bir ahmağa dönüşmesinden önce her ikimizin de patron olabileceği azami süre bu. | Open Subtitles | من خلال التجربة والخطا اكتشفنا أن تلك فترة طويلة للغاية أحدنا سيكون الرئيس قبل أن يتحول (فيل) إلى حمارٌ عصبي |
- Dinle, üretimine son verdiğimize şunu anladık ki gardiyanlar rejiman almadığında vahşi ve kararsız davranışlar sergiliyorlar. | Open Subtitles | -اسمعي، عندما قطعنا" ..." "الحميّة"، اكتشفنا أن المُنظفين الذين كانوا يتناولنها، أظهروا عدم إنتظامية في سلوكهم العنيف |
'Teşebbüsü Basitleştirme'yi destekleyen gönüllülerden bir grup, kaynakları ve insanları bulmanıza yardım ediyor ve bir yerel insanların aklı ile bir mucize keşfettik ki: İnsanların kendi içindeki tutkuyu, enerjiyi ve hayal gücünü yakaladıkça kültürel ve ekonomik değişimi sağlayabilmeniz mümkündür. | TED | نملك مجموعة من المتطوعين الذين يدعمون المؤسسة ليساعدوك على إيجاد المصادر والأفراد وقد اكتشفنا أن أعجوبة ذكاء السكان المحليين هي أنه بإمكانك تغيير ثقافة واقتصاد هذا المجتمع فقط بمجرد امتلاك شغف وطاقة ومخيلة أولئك الناس. |